Pazar, Aralık 22, 2024
spot_img

Tuz Ekmek Hakkı

Kuru ekmek’i ve yoksulluğu olağan gösterenlere, görenlere karşı eşitlik, “haşere” ve “itlaf” tehdidine karşı barış ve kardeşlik hukukunu yaratmak zorundayız... Aramızdaki “tuz ekmek hakkı”nı özgürlükle taçlandırıncaya dek

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı “ülkemizde yoksulluk yok…” açıklaması yaptı. hemen ardından AKP’li bir milletvekili kürsüde konuşan ve aç insanların varlığına dikkat çekip “kuru ekmekle yaşayanlar var” diyen CHP milletvekiline “demek ki aç değiller” karşılığını verdi… AKP/Saray iktidarının geldiği ve durduğu yeri bu iki örnek kadar anlatabilecek başka ne olabilir bilmiyorum…

dilimizde “tuz ekmek hakkı” diye bir deyim var.  ilişki içindeki toplumların veya toplumu oluşturan insanların, halkların arasında bağ olduğunu, ayrımcılık olmadığını ve paylaşım ilişkilerinin varlığını anlatan bu söz geldi aklıma… AKP kurulduğu günden bu yana muhafazakar, milliyetçi yoksulların, küçük esnafın üzerinden söylemlerle ‘siyaset yaptı’; doğal olarak da en güçlü oy desteğini toplumun bu kesimlerinden aldı. sosyal yardım politikalarını da bu siyasetinin aracı olarak kullandı…

bakanın “yoksul yok” açıklaması ve milletvekilinin “kuru etmek” yemek zorunda kalanları aç olarak görmemesi AKP/Saray iktidarı ile seçmenleri dahil halkla arasında “tuz ekmek hakkı”nın bile kalmadığını gösteriyor. daha doğrusu başta sosyalistler, devrimciler olmak üzere vicdan sahibi insanların AKP’nin sermayeden yana olduğu, toplumu ‘kuru etmek’e mahkum ettiği yönündeki uyarıları, tepkileri doğrulanmış oldu…

SİYASETTE DE…

özellikle son 7 yıldır alıştıra alıştıra geliştirilen baskı ve şiddet politikaları HDP’ye yönelik olarak yapılmış görünse de tüm muhalefete yönelik olduğunu bildiğimiz “haşere” benzetmesi ve “itlaf” edilmesi gerektiği açıklamaları… eş zamanlı olarak Saray’ın ulusolcu ortağı Aydınlık Gazetesi’nde Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde Aleviliğin “dini inanç statüsünün tanınması” üzerine Alevi düşmanlığına soyunması (üstelik Maraş Katliamı’nın yıldönümünün hemen öncesinde)… bu vb. gelişmeler iktidarın bileşenlerinin muhalif tüm siyasi, sosyal yapılar arasında da “tuz ekmek hakkı”nın kalmadığını gösteriyor…

SOKAKTA DA…

ülkemizin birçok noktasında yasal haklarını mahkeme kararlarına rağmen alamayan binlerce işçi direniyor. Bağımsız Maden İş, Nakliyat İş, Birleşik Metal İş, PTT Sen, DGD-SAN sendikalarının örgütlü olduğu bazı işyerleri başta olmak üzere Atlas Global, Bimeks işçilerinin Anayasal hak olan basın açıklaması yapma hakları, uluslararası sözleşmelerle de “güvence” altına alınmış örgütlenme hakkı şiddetle, baskıyla, işten çıkarmalarla engelleniyor.  işverenlere bir kez olsun “sendikal örgütlenme haktır” diyemeyen iktidar, işverenlere “ücret yasal güvence altındadır” diyemeyen iktidar, işverenlere bir kez olsun “yargı kararları bağlayıcıdır, uymak zorundasınız” diyemeyen iktidar; işçilerle arasında “tuz ekmek hakkı” olmadığını itiraf etmiş oluyor…

O ZAMAN…

aynı insanlık dilini konuşanlar, aynı dertle dertlenenler, aynı vicdani ve ahlaki sorumluluğu duyanlar, aynı umutların ardına düşenler, aynı kardeşlik türküsünü söyleyenler… yani aralarında “tuz ekmek hakkı” olanlar olarak yarınları düşünmek zorundayız… kuru ekmek’i ve yoksulluğu olağan gösterenlere, görenlere karşı eşitlik, “haşere” ve “itlaf” tehdidine karşı barış ve kardeşlik hukukunu yaratmak zorundayız… aramızdaki “tuz ekmek hakkı”nı özgürlükle taçlandırıncaya dek…

Bir Cevap Yazın

Salim Çalık
Emekli Maden İşçisi, Şiir Yazar