2. Dünya Savaşı sonrası oluşan müesses nizam içinde pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de devlet ve hükümet erkânları nezdinde ABD, yapılan Truman ve Marshall yardımlarının da katkılarıyla, demokrasinin biricik temsilcisi ve hamisi olarak görülmüştü. Değişen politik koşullara göre zaman zaman ihtiyatlı ve tek taraflı süregiden Türkiye’nin “Amerika Sevdası” ise farklı saiklerle 60 yıllık sağ iktidarların ve entelijansiyanın karakteristiği haline geldi.
Özellikle 60’lı yıllarda başlayan öğrenci hareketlerinin sahip olduğu anti-emperyalist söylem, yurdum sağının –islamcı veya laik fark etmeksizin- anti-komünizm çatısı altında birleşmesine sebep olurken bu süreçte Amerika kah bile isteye kah kerhen doğal müttefik olarak kabul edildi. Türkiye solunun emperyalizmi cümle içinde kullanma katsayısındaki azalışa ve zaman içinde sönümlenen “komünizm tehdidine” rağmen sağın Amerika aşkında değişen pek bir durum görünmüyor.
Türk Sağı’nın İflah Olmaz Amerikancılığı tarihinden gazete kupürlerine yansıyan çeşitli anlar:
Amerika’ya yaptığı ziyaretlerde “Amerika ile omuz omuza savaşmaktan gurur duyduğuna” vurgu yapan dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar, McGhee ve Amiral Cassady’nin daveti üzerine dönemin başbakanı Adnan Menderes ile Amerikan filosunun manevralarında hazır bulunarak dostluklarını “pekiştirme” gösterisi yapıldı.
1966 yılında, Genelkurmay Başkanlığı tarafından orduya dağıttığı broşür. Genelkurmay’ın gönderdiği “Komünist ihtilaller ve subaylar” başlıklı broşürde “Emperyalizme ve sömürüye son” diyenlerin, “milli kurtuluştan söz açanların ve ABD’yi sevmeyenlerin” komünist ve bölücü olduğu yazıldı.
1980 faşist darbesinin Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren’in komünizm düşmanlığı ve Amerikan hayranlığını her fırsatta dile getirenlerden biriydi.
Dönemin Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel, Menderes döneminde olduğu gibi Amerikancı tavrını hep korudu. Demirel’in liderliğini yaptığı Adalet Partisi iktidarında Türkiye’ye gelen 6. filo resmi yetkililerce İstanbul’da 21 pare top atışıyla karşılandı.
Adnan Menderes döneminde Türkiye’ye ilk defa Amerika’dan “yardımlar” gelmeye başladı. Marshall Planı adı verilen II. Dünya Savaşı sonrasında ABD kaynaklı, antikomünist hedefleri olan ve 16 ülkeye dağıtılan maddi yardımlardı.
Dönemin Devrimci gençleri Amerikan emperyalizmine karşı gösteriler yaparken, Başbakan Süleyman Demirel, Amerikalıların en güzel şekilde ağırlanmasını sağlamak için Karaköy genelevlerinin boyanmasına kadar pek çok çalışma yaptı. Dönemin siyasal İslamcıları ise 6. Filo’ya karşı şükür namazı kıldılar.
Bugün bile halen sağ siyasetin sahip çıktığı ve referans gösterdiği isimlerden olan sağın şairi Necip Fazıl Kısakürek, Büyük Doğu dergisi yoluyla İslamcı görüşlerini kamuoyuna duyuruyor ve Büyük Doğu Hareketi’ne önderlik ediyordu. Dergi, Türkiye’de antisemitizmin ve antikomünizmin yayılmasında öncü bir rol oynadı.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamı ve Kızıldere’de Mahir Çayan katledilmesinin hemen öncesinde ardından Amerikan Ajansı Associated Press muhabiri Nick Ludington’a demeç veren dönemin başbakanı Nihat Erim, “Türkiye’de aşırı solcuların baskısı ile bozulan Türk – Amerikan münasebetleri düzelme yolundadır” demiş, Günaydın gazetesinde de bu demeç “Solcular ezilmiştir, Amerikan filosu artık gelebilir” manşetiyle yer buldu.