Pazar, Aralık 22, 2024
spot_img

Tüketirken Tükenmek, Tüketilmek

Tüketmek üzerine kurulu bu sistem insanlığımızı da tüketiyor... öyleyse gereksinim duyduğumuzdan fazlasını istememek, gereksinim duyduğumuza hakkımızca ulaşabilmek için bu düzen yıkılmalıdır...

durumu bizden daha kötü olanlara bakıp kendimizi şanslı sayıyoruz. durumu bizden daha kötü olanlar bize bakıp bizim düzeyimize çıkmayı düşlüyorlar. oysa kendini şanslı sayanların, şanslı sayanların ‘olanaklarını’ düşleyenlerin durumuyla yetinmeyen az sayıdaki mutlu azınlık durmaksızın daha çok şeye sahip olmak, daha çok şeyi denetlemek, daha çok insana egemen olmak/ üstünlük sağlamak için kafa yoruyorlar…

toplum yoruluyor, araç gereçler yoruluyor, doğa yoruluyor fakat sermaye sahipleri, gereksiniminden fazlasına sahip olmak için insanlığından bile vazgeçenler yorulmuyor…

sağlıklı ve doğal sürece uygun düşünen insan her canlı gibi ‘yaşaması’ için gerek duyduğuyla yetinir. tüketemeyeceği kadar paraya, mala, mülke, gece gündüz ayakta tutmaya ve büyütmeye çalıştığı iktidara/ güce sahip olan/ olmaya çalışan insanın/ sermayenin ilk tükettiği şey insandır, insanlıktır. ‘kazanmaya’ devam ettikçe/ iktidar süresi uzadıkça ardında krizler bırakır; geleceğe taşıdığı şey ise yıkım. ve buhrandır….

TÜKETİMİN NESNESİYİZ

büyük çoğunluğumuz üzerinde hiç düşünmediğimiz, soru sormadığımız bir tüketim kültürünün parçası, nesnesi oluyoruz. kapitalizmin ‘bizim için’ ürettiği her şeye gücümüz oranında saldırıyoruz. bir şeye ‘en iyi’, ‘en nitelikli’, ‘son model’, ‘çok tutulan’ gibi sıfatlar eklenmesi çoğu zaman yetiyor. bunlara sahip olmamak eksiklik gibi görünüyor… gereksinim için değil de ‘olması’ (sahip olmak) için tüketmeye başladığımızda yaşamın öznesi değil nesnesi olmaya başlıyoruz…

oturacağımız evin mevkiinden iç döşemesine kadar, kullanacağımız telefonun markasından serisine kadar, giyeceğimiz ayakkabının renginden nerede giyeceğimize kadar, tükettiğimiz gıdayı nereden alacağımızdan hangi saatlerde tüketeceğimize kadar, çocuğumuzu hangi liseye hangi üniversitenin hangi bölümüne hazırlamamız  gerektiğine varıncaya dek her şeyi bizim adımıza düşünüyorlar biz tüketiyoruz… okuyacağımız kitapları, yazarları, izleyeceğimiz filmleri, oyunları, dinleyeceğimiz müzikleri vb. hep bizim adımıza düşünenler var !! yapmamızı istedikleri şey düşünmemek, sormamak, tüketmek; hem de daha çok daha çok… tüketiyoruz…

TÜKETİM DE KAMUSALDIR

tükenmemek için tüketim maddelerine gerçek işlevleri dışında yapay işlevler yüklememek, tüketim maddelerini statü göstergesi olarak görmemek (yaratılan sınıfsal, sosyal vb. algıları, reddetmek) yeterli.

barınacak (yetecek kadar) bir ev, sağlıklı ve dengeli beslenecek kadar gıda, kendi gerçekliğimize ve kişiliğimize uygun, (seçebildiğimiz- seçtiğimiz) sosyal- kültürel gereksinimlerimiz için zaman ve olanak… elbette bunları gerçekleştirmek için bir iş ve kamusal yaşam alanlarının var olması…

tüketim de kamusal bir eylemdir. tek başımıza tüketmemiz, parasını veriyor olmamız, görece hak ettiğimizi düşünmeniz bu kamusal özelliği ortadan kaldırmaz. evden kitaba, arabadan ekmeğe, okuldan giyime tükettiğimiz (satın aldığınız) her şey üretim anından itibaren adını bilmediğiniz, yüzünü görmediğimiz binlerce insanla ilişkilidir; hatta onları da ilgilendirir.

bu ilişkili ve ilgili olma durumu nedeniyle villalarda oturanlarla ömür boyu kiracı olanlar, tüketemeyeceği servetlerini büyütmeye çalışanlarla gündelik işlerle bir ekmeğe talim edenler, milyon dolarlık arabalara binenlerle dolmuş parası bulamayanlar, her ortam için ayrı ayakkabı giyenlerle çıplak ayakla gezenler vb. uçurumlar her geçen gün büyüyor. öyle ki varsılla yoksulun mezarlıkları bile ayrı…

bu yüzden düşünmek, sorgulamak zorundayız; neden, niçin, nasıl tüketiyoruz? ya da neden tükettikçe tükeniyoruz? bizim bu ülkedeki ve yeryüzündeki payımız şu an sahip olduklarımız kadar mı gerçekten? o zaman birilerinin payı neden çok büyük (ve büyürken), birilerinin payı ancak ayakta durabilecek kadar (ve küçülmeye devam ediyor)…

tüketmek üzerine kurulu bu sistem insanlığımızı da tüketiyor… öyleyse gereksinim duyduğumuzdan fazlasını istememek (tüketim kültürünü insanileştirmek), gereksinim duyduğumuza hakkımızca ulaşabilmek için bu düzen yıkılmalıdır… yoksa geriye insan da insanlık da kalmayacak…

1 Yorum

Bir Cevap Yazın

Salim Çalık
Emekli Maden İşçisi, Şiir Yazar