eylül ayında ADAMOR Toplum Araştırmaları Merkezi’nin yaptığı bir ankette katılımcıların
%55’i eşitliklerin gerilediğini
%52,5’u insan haklarının gerilediğini, %56,9’u hukukun gerilediğini
%83’ü ahlakın yozlaştığını
%57,5’i liyakatin gerilediğini
%53,2’si refah seviyesinin gerilediğini
%50’3’ü demokrasinin gerilediğini
%49,7’si özgürlüklerin gerilediğini
%54,4’ü yolsuzlukların arttığını belirtmiş…
toplumun olaylara yaklaşımına dikkat edince bu sonuçların yansımalarını görmek olanaklı. demokrasi ve özgürlükler geriledi diyenlerin oranları ülkemizdeki siyasi kutuplaşmanın/ bölünmenin izdüşümü gibi… fakat eşitlikler, özgürlükler, insan hakları, hukuk gibi kavramlar üzerindeki duyarlılık da bu kutuplaşmaya denk düşüyor.
ilk iki sırada %83 ahlak geriledi, %57,5 liyakat geriledi diyenler var. 56,9’la hukuk üçüncü sırada… bu veriler toplum olarak ne kadar gerilediğimizi gösteriyor. ya da toplumun önemli bir kısmının özgürlük, eşitlik, insan hakları, demokrasi gibi derdinin (en azından şimdilik) olmadığını gösteriyor. bu değerlerin/ kavramların yokluğuna, eksikliğine yönelik eleştiri ve talepleri olanların da şimdilik umursanmadığı söylenebilir…
KAÇIŞ (Nereye Kadar)
ekonomik kriz derinleştikçe yabancılar kadar yerli sermayenin de dışarı kaçtığı yönünde haberler artıyor. fakat bunun tek nedeni ekonomik kriz değil elbette…
AKP iktidarının yandaş olmayan veya biat etmeyen herkesi hizaya sokmaya, hatta bitirmeye yönelik karar ve uygulamaları sermayeyi de kaçırıyor.
fakat daha düşündürücü olanı gençlerin yurt dışına kaçış oranı.2017- 2018 yıllarında 580 bin’e yakın genç yurt dışına çıkmış. Türkiye’nin en iyi eğitim almış gençlerinin %59’u ülkeyi “terk etmiş”… yapılan bir araştırmada gençlerin %78’inin başka bir ülkeye gitmek istediği, bunların %73’ünün geri dönmek istemediği sonucu çıkmış…
sermaye doğası gereği sömürünün ve yüksek kârın olduğu, kendini güvende hissedeceği her yere gider. fakat gençlerin doğdukları, büyüdükleri ülkeden umudu kesmeleri kendileri kadar ülke için de acı ve düşündürücü…
öncelikle bu gençlerin ülkelerinde kalmayı düşünmelerini sağlayacak koşulların ortadan kaldırıldığını, ailelerin ve muhalefetin geleceğe yönelik umut da vermediklerini söylemek yanlış olmayacaktır… 2019’da kaç gencin daha gittiğini bilmiyorum; 2017 ve 2018’ki gibiyse toplam 700 bin dolayında olduğu düşünülebilir. bu gençlerin yetiştirilmesi için ailelerin ve toplumun verdiği emekler de yurt dışına göç etmiş oluyor…
ANLAMAK ve ORTAKLAŞMAK
içinde yaşadığımız toplumu tüm yönleriyle tanımaya çalışmak, anlamak ve özgürlük, eşitlik, adalet, insan hakları, demokrasi, bölüşüm ilişkileri gibi yaşamsal konularda ortaklaşmak için bir yol bulmak zorundayız…
bu değerlerin ortak değer olmadığı, hatta toplumun yarısı tarafından umursanmadığı bir iklim faşizmin, gericiliğin güç kazanacağı, her türlü baskı ve şiddetin olağan görüleceği, gösterileceği koşulları da yaratır…
iktidarın toplumu germe ve ‘öteki’ olarak gösterme politikalarına karşılık olarak muhalefetin her şeyi seçimlere havale eden ve bu sürede ‘gerilimden uzak’ durmayı önceleyen siyaset tarzına karşılık olarak, bulunduğumuz her alanı sınıf siyaseti için zemin olarak görmeli, iktidar bileşenlerinin gericilik ve milliyetçilik üzerinden yarattıkları rıza ve biat kültürüne, baskı ve sömürüye karşı itiraz ve eşitlik kültürünü, özgürlükleri ve adaleti savunmak, öne çıkarmak çorundayız… tüm ezilenlerin birbirlerini anlamaları (anlamaya çalışmaları), sorunlarının ortaklığı gibi çözümlerinin de ortak olduğu bilgisini bıkmadan, usanmadan anlatmaktan, bu bilgiyi örgütlemekten başka yolumuz yok…