Efsanedeki Sisifos ile Camus’nün Başkaldıran İnsan’ı ilk bakışta birbiriyle bağdaşmaz görünür, adeta birbirinin zıddı gibidirler. Camus’nün bir kitap boyunca, Sisifos Söyleni’nde, anlatmaya çalıştığı “uyumsuz” kavramı anlaşılmadıkça bu çelişkinin içinden çıkmak güçtür.
Tanrıların, her seferinde yeniden aşağı yuvarlanacak olan kayayı tepeye çıkarmakla cezalandırdıkları Sisifos cezasını bilinçli olarak kabullenmiştir. Tekrar yuvarlanacağını bildiği kayayı her seferinde yukarı taşır. Camus, uyumsuz kavramını işte bu saçma durum üzerinden tanımlar. Yaşamın anlamı ancak, dünyanın saçmalığını ve yenilginin tekrarlanacağını bile bile kötülüğe direnmek olabilir. Sisifos’un tavrı bilinçli bir seçimdir. Tanrılara başkaldırmamış olsaydı, bu cezaya çarptırılmayacağını baştan beri biliyordur. Buna rağmen başkaldırı eylemine girişmiş, eyleminin sonucunda başına gelecekleri bilerek seçimini yapmıştır.
“Sisifos’un tüm sessiz sevinci buradadır: yazgısı kendisinindir. Aynı biçimde uyumsuz insan da sıkıntısı üzerinde gözleme başladığı zaman, tüm putları susturur. Birdenbire sessizliğine bırakılmış evrende, yeryüzünün binlerce hafif, hayran sesi yükselir… Gölgesiz güneş yoktur ve geceyi tanımak gerektir. Uyumsuz insan, evet der, çabası hiç dinmeyecektir artık. Kişisel bir yazgı varsa, üstün alınyazısı yoktur, hiç değilse tek bir alınyazısı vardır, onu da kaçınılmaz bulur ve küçümser…”
TARİHİMİZ YENİLGİLER TARİHİ
Yaşanan koca tarihe baktığımızda direnen insanın, solcunun, sosyalistin, devrimcinin -kendimizi nasıl tanımlıyorsak artık- içinde bulunduğu durum da en çok buna benzetilebilir. Tarihimiz çeşitli boyutlarıyla yenilgiler tarihidir bir bakıma. Camus, Başkaldıran İnsan’da bunu anlatır. Hepimizin bildiği, birçoğumuzun kısmen yaşadığı veya tanığı olduğu 20. yüzyılın tarihi de böyledir. 21. yüzyıl hiç iyi başlamadı, iyiye evrileceğine dair ufukta pek bir umut da görülmüyor ne yazık ki. Tersine, dünyanın giderek distopik bir yer haline geldiği söylenebilir. Bizi bekleyen gerçekten de bir distopya çağıdır belki… Ama bir şey var; bir aralar Tarihin Sonu’nu ilan eden Francis Fukuyama bile, şimdilik bunun ertelendiğini söylüyor. Ertelendiğini söylediği şey; Liberalizmin zaferi! Politik sistemin disfonksiyonel hale geldiğini, kutuplaştığını, felce uğradığını, özel çıkarlar tarafından domine edildiğini, bu nedenle de Trump, Putin, Erdoğan ve Orban gibi populist figürler ortaya çıkardığını söylüyor. Ama benzer figürler tarihte de yok muydu; Hitler, Mussolini, Franco, Salazar gibileri.
CEHENNEM DE GELİP GEÇER
Başkaldıran İnsan’da şunları söyler Camus: “Ama cehennem de gelip geçer, yaşam yeniden başlar bir gün. Tarihin de bir sonu vardır belki; ama bize düşen onu bitirmek değil, bundan böyle gerçek olduğunu bildiğimize benzer olarak yaratmaktır. Hiç değilse sanat, insanın yalnızca tarihle özetlenmediğini, doğanın düzeninde de bir varolma nedeni bulduğunu öğretir bize. Onun için, büyük Pan ölmemiştir.”
Camus’nün uyumsuz kavramının izini sürecek olursak, Fukuyama gibi bir Neo-Liberalizm Peygamberi’nin sözettiği Tarihin Sonu’nun sonsuza dek ertelendiği sonucuna ulaşabiliriz. Bize düşen rol de belki Sisifos rolüdür. Sorun, Sisifos olmayı, yani bir uyumsuz olarak yaşamayı ve Sisifos gibi kayayı her seferinde dağın tepesine taşımayı kabullenip kabullenmeyeceğimizde. Bu seçim bize aittir, kimse onu elimizden alma gücüne sahip değildir.
Son sözü Uyumsuz ve Camus söylesin:
“Sisifos’u dağın eteğinde bırakıyorum! Kişi yükünü eninde sonunda bulur. Ama Sisifos tanrıları yadsıyan ve kayaları kaldıran üstün bağlılığı öğretir. O da her şeyin iyi olduğu yargısına varır. Bundan böyle, efendisiz olan bu evren ona ne kısır görünür ne de değersiz. Bu taşın ufacık parçalarının her biri, bu karanlık dağın her madensel parıltısı, tek başına bir dünya oluşturur. Tepelere doğru tek başına didinmek bile bir insan yüreğini doldurmaya yeter. Sisifos’u mutlu olarak tasarlamak gerekir.”
Adı geçen kaynaklar:
1) Sisifos Söyleni, Albert Camus, Can Yayınları
2)Başkaldıran İnsan, Albert Camus, VYayınları
3) Das Ende der Geschichte ist Vertagt, (Tarihin Sonu Ertelendi), NZZ am Sonntag, 19 Mart 2017’de yayınlanan özel röportaj.