On bin yıl; Homo Sapiens, yerküredeki uygarlığımızı bu süre içinde kurdu ve şimdi, bu uygarlığın sonuna yaklaşmış bulunuyoruz.
Hemen zıplamayın yerinizden; ya da zıplayın! Yakın bir gelecekte tüm insanların ölecekleri bir küresel yıkımı işaret ettiğim sanılmasın; ya da sanılsın, nasılsa yarın olmasa da ondan öteye bir zamanda, uygarlığımızın sebep olduğu ekokırım, insan türünün de ortadan kalkmasına sebep olacak. Tamam mı? İnsanoğluna ayrılan sürenin sonuna geldik mi?
Evet, Yes, Ja, أجل, Po, Bəli, Bai, Da, 是的, Այո՛, Oo, Oui, Wi, Si, はい, Ооба, Erê, Igen, Ae, Тиймээ, Yego, Да, आम्, Sumuhun, ஆம், Aane, جی ہاں, Đúng, Ναί, అవును.
Şuna bakar mısınız? On bin yıl gibi yerküre tarihi için önemsiz bir sürede “evet” sözcüğünü yüzlerce, belki daha fazla şekilde ünlemişiz. Aşkı, sevgiyi, korkuyu, nefreti dile getirmek için binlerce yol bulmuşuz. Şiire dökmüşüz, müziğe akıtmışız, duvara çizmişiz, tuvalleri boyamışız; yetmemiş, yontular oymuş, fotoğraf çekmiş, fotoğrafları oynatıp sinema yapmışız. Şimdi tümünden vazgeçmeye ve yok olmaya hazırlanıyoruz!
IPCC
Dramatik ve belki ürkütücü bir giriş oldu; nedir, bunları farklı sözcükler kullanarak, bilimsel terminoloji ile dile getiren bir kuruluş bulunuyor. Adı IPCC, Hükûmetler arası İklim Değişikliği Paneli adını taşıyan bu kuruluş, Birleşmiş Milletlere bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş̧ Milletler Çevre Programı tarafından kurulmuş. IPCC, iklim değişikliği konusunda bilgi ve çalışmaların değerlendirilmesinde karar vericilere yol göstermek gibi zorlu bir misyon üstlenmiş. İşte bu IPCC, birkaç gün önce altıncı değerlendirme raporunu yayımladı. Zehir zemberek bir rapor. Rapor “karar vericiler” yani büyük ölçüde hükümetler için kaleme alınmış.
Peki ne demişler?
İklim krizi hakkındaki bu kapsamlı rapor, yüzlerce bilim insanının sekiz yıllık çabasıyla, binlerce sayfa olarak çıktı ve tek bir mesaja indirgendi:
“Şimdi harekete geçin, yoksa çok geç olacak.”
Raporun özü şu; artan sera gazı emisyonları dünyayı geri dönüşü olmayan hasarın eşiğine getirmiş bulunuyor. 2030 yılına kadar çok radikal önlemler alınmaz, mevcut sera gazı emisyonu devam ederse, küresel ısınma 1,5ºC sınırını geçecek. Küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırmak mümkün olmazsa ekolojik sistemler ve yaşam alanları üzerindeki yıkım geri dönülmez noktaya gelecek.
Geri dönülmez noktaya gelinse ne olacak?
Bir: Küresel nüfusun yarısının suya erişimi, yaşamlarını sürdüremeyecek kadar azalacak.
İki: Giderek artan kuraklık, seller, orman yangınları, tarım ve hayvancılık alanlarının yok olması sonucu 3 milyar kişi açlıktan ölümle yüz yüze gelecek.
Üç: Ekosistemdeki geri dönülmez hasar sonucunda ortaya çıkacak virüs hastalıkları zincirleme pandemilere yol açacak.
E peki, küresel ısınma sınırlandırılsın o zaman, 1,5 derece ile… Ne bekleniyor?
Söylemesi kolay, yapması çok zor… Her şeyden önce tüm yerkürede, tüm yaşam alanlarında ve biçimlerinde radikal değişikliklere ihtiyaç var. Böylesi bir radikal değişikliğin olabilmesi için mevcut küresel sömürü enstrümanlarının ortadan kalkması gerekiyor. Üretim sadece temel ihtiyaçlara yönelmeli ve hem gelirin hem de tüketimin eşit ya da eşite yakın bir şekilde dağıtılması sağlanmalıdır. İnsan uygarlığına ait aklınıza gelebilecek tüm alanlarda köklü değişiklikler yapılması bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor. Ne üretildiğinin yanında nasıl üretildiğini gözeten ve dünya ekosisteminin korunabilir/sürdürülebilir olduğu yeni bir dünya düzeni kurmak zorundayız.
Mümkün görüyor muyum?
Evet!
Nasıl?
Tüm dünyada emperyalizmi ve onun ürettiği tüm ideolojik aygıtları ortadan kaldırmaya yönelecek küresel siyasi hareketlerin örgütlenmesi ile!
2030 yılına kadar yapılabileceğini sanıyor muyum?
Hayır!
O zaman ne olacak?
Kanımca, önümüzdeki yıllarda giderek artacak olan afetler, 2030 yılını takip eden 10 yıl içinde 4-5 milyar insanın ölümüne yol açacaktır. 3-4 milyara düşen küresel nüfus ile var olan uygarlığın sürmesi mümkün olmayacaktır. Muhtemelen bu tarihten itibaren birkaç on yıl sürecek karanlık bir çağ yaşanacak, küresel üretimin büyük ölçüde azalmasıyla ekosistem kendini onarma olanağı bulacaktır. Eğer dünyayı değiştirmek için şimdiden başlayacağımız güçlü bir çabayı gelecek kuşaklara aktarabilirsek, insan türü bu fırsatı kullanabilir.
Gördüğüm gelecek budur…
Küresel ısınma,soğukluk ne derseniz diyelim evet bir türlü başımıza gelmeden akıllanmıycaz, anlama kabiliyetini kaybetmişcesine devam edenler olacak.Dünya yokluğa doğru gidiyor ancak küçük beyinler aman bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın derdinde oldunduğu sürece,o şuur, bilinç, ütopik olarak kalacak ne yazık ki!Okudum,keyifle de okuyorum yazılarınızı.Teşekkür ediyorum.