Bu yazıda “mübalağa sanatı” ve “sarkastik kurgu” gibi yazım türleri yanında argo kavramlar kullanılmıştır.
Sağlık Bakanı, sağlık kurumlarına X-Ray cihazı koyulmasının şiddet olaylarını azaltmada faydalı olacağını ummadığını söylemiş. Sayın Bakan bu düşüncesini Adalet Bakanı ile paylaşsa da bisturi bıçağı bile girmesine izin verilmeyen adliyelerdeki şu “gereksiz, işe yaramaz” x-ray cihazları sökülse… Sağlık kurumlarında şiddet olaylarını azaltmayacağı düşünülen cihazın adliyede işe yarayacak hali yok ya. Sonuçta milli servet, işe yaramıyorsa sök gitsin!
Bir canımızı daha yitirdik; bir şehir hastanesinin polikliniğine belinde silahla girebilen bir hasta yakını, kardiyoloji uzmanı genç meslektaşımı ve yanında bulunan sekreteri katlettikten sonra intihar ediyor. Katilin başka bir hastanede güvenlik görevlisi olarak çalıştığı ve bir yıl kadar önce anjio yapılan annesinin ölmesinden doktoru sorumlu tuttuğu iddia ediliyor.
Bizler sadece katilin kim olduğunu değil, azmettirenleri de biliyoruz!
Azmettiricilerin varlığını ele veren en önemli delil, katilin intihar etmesi. Yaptığının arkasında duramıyor, onu azmettirenlerin bilincine varamadan zihninde kurguladığı hekim düşmanlığının kendisine yaptırdığı katliamla yüzleşecek durumda değil. Bu nedenle elindeki silahı bırakıp güvenlik görevlilerinin gelmesini beklemek yerine yarattığı şiddete kendisini de dahil ederek varlığına son veriyor.
Azmettirenleri tanıyoruz:
* Kamu sağlık hizmetlerindeki dibe vurmuşluğun, kurdukları özel sağlık kurumlarını zenginleştireceğini uman, gözbebeklerinde dolar ışıltısı olan açgözlüler.
* Kamudaki çalışma koşullarının dayanılmaz hale gelmesini sağlayarak, hekimleri üç otuz paraya özel sağlık işletmelerinde çalıştırma hesabı yapan dümenciler[i].
* Kamudaki sağlık hizmet yetersizliğinin suçunun hekimlerin açgözlülüğü ve kibirleri olduğunu iddia ederek kendilerini aklamaya çalışan kıtıpiyos[ii] siyasi muktedirler.
* Toplumda yükselen şiddet ikliminden nemalanan ve bu şiddeti iktidar aygıtı haline getiren zalimler.
* “Parayı veren düdüğü çalar” fıkrasını “Parayı basana üflemeli çalgılar orkestrası” şekline uyarlayan dubaracılar[iii].
* Hekimlik onurunu, bilimin üstünlüğünü, insan yaşamının dokunulmazlığını savunan hekimleri, sağlık ticaretine engel gören ve bu nedenle hekimlik andını bile değiştiren zübükler.
* Hurafelerin bir kült haline geldiği toplumların daha kolay sömürüldüğünü bilen ama tababetin bilimsiz yapılamayacağını anladıkları için hekimleri itibarsızlaştırmaktan medet uman anaforcular[iv].
* Okumuş, okumaya devam eden insanların, iktidarları için tehdit olduğuna inanan devletlular[v].
* Ne denli zengin olsa, hangi makamlara gelse de hekimlerin itibarına sahip olamayacağını düşünen zevat[vi].
Hekimlere uygulanan şiddetin yükselmesi, ülkemiz siyasi ikliminin barometresi haline gelmiştir. Toplumlar siyasi iklimdeki basınç artışına belli bir düzeye kadar tolerans gösterebilir. Ama vanaları kapatılmış bir toplum kazanının ateşini odunla beslemenin halk dilindeki karşılığı zemzem kuyusuna işemektir.
DİPNOTLAR
[i] Dümenci: Dalavereci, hileci, düzenbaz.
[ii] Kıtıpiyos: Düşük nitelikli, bayağı, değersiz, kötü.
[iii] Dubaracı: Yalan dolanla, oyunla, düzenle, hileyle iş gören (kimse).
[iv] Anaforcu: Emeksiz, karşılıksız, yolsuz kazancı huy edinmiş olan.
[v] Devletlu: Osmanlı döneminde paşa, vezir gibi devlet adamlarına verilen san ya da böyle kişilere bir seslenme sözü.
[vi] Zevat: Kişiler.