sokak lambaları yanıyor hala; güneş denizi kucaklamış geliyor… dışarda köpek sesleri, horozlar yeni güne eski şarkılarıyla selam veriyorlar…
sahi gün yeni mi?
biz yeni mi olacağız yeni günle…?
yani diyorum ki; doğan yeni, doğum eski…
ölen yeni, ölüm eski…
doğan gün yeni, gündoğumu eski…
biz yeni miyiz dostum…? gidenlere ne verdik, eskinin içinde ne var bizden olan…?
bugün olsun alışkanlıklarını değiştirin derim, gidene benzemesin gelen… hatta bir selam bırakın eskiye karışan günlerinize, bir mektup yazın. unuttuğunuz şarkıları düşünün, uzun zamandır görüşmediğiniz dostlarınızla niye görüşmediğinizi… belki yarın görüşemeyeceğinizi…
insan geride insan bırakır; ve geride bıraktığı insanların varlığını bildikçe yaşamı anlamlanır…
yani diyorum ki; kendinden kurtulamayan insan kurtlanır. yanılsamalarını gerçek sanır… kabul edin ki aynanın sırrı olmasaydı cam olarak kalır, bizi bize göstermezdi. bu yüzden içinize dönün, sırrınıza erin; belki canınızı acıtır, belki unuttuğunuzu sandığınız bir yaranızı kanatır, olsun. kendisiyle yüzleşmeyen insan hazır değildir yarına… geçmişe tutulur kalır…
*
insan
bazen bir ölüye son kez dokunur gibi oluyorum, bazen kendi boşluğumda debeleniyorum… yaşam böyle bir şey mi? insan nasıl bir şey ?
*
umut
umut zafer kazanmak için savaşa hazırlanan silahsız asker gibidir. daha keşif aşamasında yenilecek bir asker…
neden silahsız olduğunu, taktik geliştirmediğini, ittifaklar yapmadığını düşünmek yerine düşmanı suçlar….
umut iç düşmandır. kendini de, kendine sığınanları da alır yılgınlık düşmanına, bunalım düşmanına, yalnızlık ve güvensizlik düşmanına teslim eder.
*
selam/ insan/ söz
her şeyi erteleyin isterseniz;
selamı
dileyeceğiniz özürleri
dostlarla iki kelamı
ve sözü ertelemeyin
her şeyi erteleyin isterseniz
sizden sonra size kalacak olan
selam
insan
ve sözdür
yaşarken huzura kavuşturan
“her şeyi erteleyin isterseniz;
selamı.
dileyeceğiniz özürleri
dostlarla iki kelamı
ve sözü ertelemeyin”
Selamlar şair…