Cumartesi, Aralık 21, 2024
spot_img

Ruh Sağlığı Siyasi Bir Sorundur

Akıl sağlığı genellikle bireysel çözümlerle, bireysel terimlerle anlatılır. Ancak pandemi sürecinde toplum genelinde artan depresyon, anksiyete ve stres seviyeleri, politik yanıtlara ihtiyacımız olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Britanya – dünyanın geri kalanı gibi – bir akıl sağlığı krizinin ortasında. Ülke, günlük Covid vakalarının 60.000’i aşmasının ardından üçüncü kapanmaya Ocak ayı başlarında girdi. Kapanma virüsün yayılmasını durdurmak için önemli bir önlem olsa da; ekonomik ve psikolojik olarak kötü sonuçları oldu. NHS, Britanya’da ruh sağlığı hizmetlerine yönelik ciddi bir yığılma olduğunu söylüyor; intihar oranları 20 yılın en yüksek seviyesinde ve depresyonun 16-39 yaş kategorisindekilerde neredeyse üç kat arttığı tahmin ediliyor.

İngiliz medyası bu ruh sağlığı krizini kapsamlı bir şekilde ele aldı: ‘İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ruh sağlığı için en büyük tehdit.’ BBC, üniversite öğrencilerinin artan ruh sağlığı sorunları üzerine bir bölüm yayınladı. Daily Mail bile, Ocak ayında Kapanmanın ‘benzeri görülmemiş’ bir akıl hastalığı pandemisi yarattığı konusunda uyarıda bulundu.

Medyanın koronavirüs krizi sırasında akıl sağlığını ele alması, ruh sağlığı sorunlarına neyin yol açtığı ve bunların nasıl düzeltileceği konusundaki 40 yıllık inanca meydan okumak için bir fırsatı işaret ediyor. Ana anlatıya göre zihinsel hastalıklar, hatalı çalışan nörokimya ve bazı durumlarda genetik aktarımdan kaynaklanır. Altın tedavi standardı terapi ve ilaç kombinasyonudur. Ve bu tedaviyi aramak utanılacak bir şey değil: Sonuçta, astımınız için bir inhaler taşımaya utanır mısınız?

Astım karşılaştırması aslında inanılmaz derecede uygun. Astım bireysel düzeyde kimyasal olabilir, ancak nüfus düzeyinde politiktir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde, genellikle otoyolların, atık işleme tesislerinin ve ağır sanayinin yakınında yaşamak zorunda kalan, beyaz olmayan fakir topluluklarda orantısız bir şekilde ortaya çıkar.

Bu insanlar astımlarından kaynaklanan solunum sorunları yaşarlar, ancak astımları toplumun genelindeki politik koşullardan kaynaklanır. Bir inhaler, hastalara bireysel düzeyde yardımcı olabilir, ancak daha iyi bir çözüm; bazı üyelerini zehirli duman solumak zorunda bırakmayan bir toplumun nasıl yaratılacağını bulmak olmalıdır.

Aynı örüntüler Britanya’daki ruh sağlığı sorunlarında da görülebilir ve yine eşitsizlikten kaynaklı sorunlar rahatlıkla tespit edilebilir. Örneğin farklı etnik kökenden gelen yoksullar ve fakir insanlar, beyaz ve varlıklı meslektaşlarından daha fazla akıl sağlığı bozukluğundan muzdariptir. Bu gruplar hem enfeksiyon ve ölüm oranları hem de ekonomik sıkıntı açısından Covid krizinden en fazla etkilenenlerdir.

Bu, zihinsel sağlık sorunlarını ele almaya yönelik herhangi bir ciddi girişimin bireysel düzeyde yapılmayacağı anlamına gelir. Toplumun bugünkü organize edilme biçimi büyük miktarda stres, endişe ve travma yaratıyor. Yaygın bir umutsuzluk duygusu var. İnsanlar rahatlamak için uyuşturucu, alkol ve çevrimiçi alışverişe yöneliyor. Önceden işler kötüydü, ancak Covid salgını; sosyal ve ekonomik durumu katlanarak daha da kötüleştirdi.

Bu duruma yönelik çözümler, normalde ‘akıl sağlığı tedavisi’ olarak kabul edilen sınırlarının ötesinde. İnsanların gelişebileceği bir toplum yaratmalıyız: İnsanların temel gıda, barınma, sağlık hizmetleri ve iş güvenliği ihtiyaçlarının karşılandığı bir toplum, aynı zamanda insanların sevildiğini ve değer verildiğini hissettiği ve insanların bunun için boş zamanlarının olduğu bir toplum yaratmalıyız. Bu herkesin hayatını anlamlı kılar.

Böyle bir iddiada bulunan ilk kişi ben değilim. Merhum teorisyen Mark Fisher, neoliberalleşen bir toplumun bireysel düzeyde daha fazla stres altında olduğunu söyleyerek, bu stresi toplu ve politik olarak değil, bireysel ve tıbbi olarak tedavi etmeye teşvik eden “stresin özelleştirilmesi” olarak adlandırdığı yönteme karşı çıktı. Ve 2019’da Dr.Dainius Pūras, Birleşmiş Milletler’e küresel ruh sağlığı kriziyle mücadele etmenin en iyi yolunun sosyal demokrasi anlamına gelen şeyden geçtiğini belirten bir rapor sundu.

Raporun yayınlanmasıyla aynı zamana denk gelen bir röportajda Pūras, “Kemer sıkma önlemleri zihinsel sağlığa olumlu katkıda bulunmaz,” dedi. “İnsanlar güvensiz hissediyorlar, endişeli hissediyorlar, bu güvensizlik durumundan dolayı iyi bir duygusal iyilik halinden yararlanamıyorlar. Bireylerin ruh sağlığına yatırım yapmanın en iyi yolu, tüm ortamlarda, ailede ve işyerinde destekleyici bir ortam yaratmaktır. ”

Bu, kimseyi bireysel düzeyde terapi ve ilaç aramaktan caydırmak anlamına gelmez- ilaç ve terapi hayati bir rahatlama sağlayabilir. Ancak, sorun nüfus düzeyinde ortaya çıktığında sadece bireysel yaklaşımlar pek etkili değildir, sıkıntının temel nedenlerini es geçerler.

Psikolog Tarık Yunus 7 Ocak’ta şu tweeti attı: “Psikoloji konuşması genellikle, bugün yaşadığımız türden bir umutsuzluğa yol açan siyaseti emmek için kullanılan bir araç.” “Siyasi veya ekonomik kötü yönetim (yani neoliberal politikalarda bir artış), kaçınılmaz olarak, özellikle yoksullar için yaygın acı ve çaresizlik hissi yaratan sonuçlara yol açacaktır. Bu nedenle, bunun ‘politik / ekonomik bir kriz’ olduğunu söylemeyi normalleştirmeli ve akıl sağlığının da geleceğini anlamalıyız.”

İnsanları psikolojik ya da başka bir şekilde hasta etmeyecek bir toplumun nasıl inşa edileceğini ciddiye almalıyız. Bu tartışma politik bir tartışmadır. Hangi tür politikaların insanların gelişmesine izin vereceği ve oraya ulaşmak için ne tür stratejilere ihtiyaç olduğuyla ilgilidir. Umarım medya beyin kimyasının gizemleriyle ilgilendiği kadar sosyal politikalarla da ilgilenir.

Colette Shade

Bu yazı 25.02.2021 tarihinde Tribunemag’da yayınlanmıştır

Gökhan Kaya tarafından çevrilmiştir

Bir Cevap Yazın

SON YAZILAR