Pazar, Aralık 22, 2024
spot_img

Meydanlarda Öfkeyi Sanata Dönüştürenler

Son yıllarda dünyada “sistem karşıtı hareketlerin” birbirinden oldukça farklı coğrafyalarda, birbirlerine benzer biçimlerde ortaya çıkışına tanık oluyoruz. Büyük kentlerin kamusal alanlarına beklenilmeyen anlarda akın eden yurttaşlar, sistemin insanlar ve doğa üzerinde yarattığı tahribat karşısında öfkeli. Dünyanın gerek doğusu gerek batısında her geçen gün insanları, orta sınıf hayatların “kölesi” haline getiren neoliberal politikalar karşısında, biz yalnızlaştırılan ve yabancılaştırılan insanlar öfkeliyiz.

İSPANYA’NIN ÇİÇEKLERİ

Türkiye’den Brezilya’ya, Tunus’tan, İspanya’ya dünyadaki meydan hareketleri, iktidarların yasalaştırılmış şiddetine karşı halkların haklı öfkelerini taşıyor. Bu öfke, her geçen gün güvencesiz hale getirilen insanlara, katılımcı ve gerçek demokrasilerin söylem ve pratiğini bugünden kurabilme fırsatı veriyor. 15 Mayıs 2011 yılında gezegenimizin öfkelileri ya da 15M Hareketi olarak da bilinen Indignados hareketi Puerta del sol meydanında çadırlar kurarak eylemlerini başlatırken oldukça heterojen küçük gruplardan oluşuyordu. Ancak onları benzer birkaç söylem birleştiriyordu: Gerçek demokrasi şimdi! Siyasetçilerin ve bankaların malı değiliz!

Fransız aktivist Stephane Hessel’in 2010 yılında yayınlanan ‘Öfkelenin!’ isimli kitabından esinlenerek bu ismi alan harekette çoğunluğu oluşturan gençler işsizliğin her geçen gün artması, sosyal hakların kısıtlanması ve düşük ücreti protesto ederken; iki politik parti [Halk partisi (PP), İspanya Sosyalist İşçi Partisi (PSOE)] arasına sıkışmış politik kurumların kendilerini asla ifade edemediğini söylüyordu. Arap baharı ve Türkiye’deki Gezi hareketlerine benzer biçimde 15M Hareketi’nin çoğunluğu 20-35 yaş aralığında İngilizce bilen, interneti aktif biçimde kullanan ve geleceğini güvencesiz gören gençlerden oluşuyordu. 1990’lardan beri İspanya’nın ekonomik varlığını inşaat sektörüne dayandırması ve 2008 ekonomik krizi ile ev alan insanların kredilerini ödeyemez hale gelişi, işsizliğin adeta % 44’e ulaşması hareketin çıkışında önemliydi. Öte yandan, 2008 Yunanistan protestoları ile mevcut siyasi partilere ve sendikalara karşı olan güvensizliklerin de etkili olduğunu söyleyebiliriz. Adeta kentsel bir devrim isteyen, merkezsiz ve lidersiz hareket, her türlü hiyerarşik yapıyı reddederek ve cinsiyetçi dilin gündelik kullanımını yıkmaya çalışarak gerek söylem gerekse de eylem biçimleriyle Avrupa’nın sosyo-politik klimasında farklılık yarattı.

YUNANİSTAN’IN ÖFKELİLERİ

2011 Mayıs ayında Yunanistan’da kuruluş gerekçeleri farklı da olsa benzer biçimde mahalle meclisleri olarak örgütlenen Indignados, haziran ayında yaklaşık 1 milyon protestocu ile gerçek demokrasi sloganlarını yaygınlaştırdı. Hareketin sembolü haline gelen Syntagma Meydanında yaklaşık 300 kişinin toplandığı eylemin en büyük farklılıklardan birisi ise merkezi sendikaların hükümet karşıtı protestolarda aktif katılımcı olmamalarıydı. 15 haziranda yapılan genel grev çağrısında parlamentonun önünde Indignados hareketine yakınlıklarını lanse ederken hükümetin sorumlu olduğu ekonomik faturaları ödemeyeceklerini söylüyor ve kamu kesintilerini kınıyorlardı.

FRANSIZ ÖPÜCÜĞÜNDEN HINCINA

Fransa’da ise benzer şekilde Mayıs 2011’de Bastille meydanında 3000 kişinin toplanmasıyla kendisinden söz ettiren 15M Hareketi ülkenin birçok yerinde mitinglerin düzenlenmesine neden oldu. Temmuz ayında gerçek demokrasi hareketi olarak anılan Indignados Fransa’nın gece toplanan meclisleri yasaklanmaya çalışıldı. Mart 2012’de Marsilya, Tulus gibi şehirlerden Paris’e büyük yürüyüşler düzenlendi. Nisan ayının sonunda Fransa’daki birçok meydan işgal edildi ve beraberinde Avrupa’nın birçok şehrinde binlerce insan milliyetsiz ve de ülkesiz olduklarını söyleyerek küresel bir genel grev taleplerini haykırdı. 2016’ya geldiğimizde ise Fransa’da Nuit Debout (ayaktaki gece) ismiyle ülkenin kendisine özgü yeni bir Indignados hareketini açığa çıkardığını söyleyebiliriz. Özellikle yeni çalışma yasası karşısında gelecekleri çalınmış ve her geçen gün güvencesiz hisseden gençler Nuit Debout isimli gece kamplarının örgütlenmesine katıldı. Geceleri toplanan meclisler farklı politik çevreleri birleştirirken herhangi bir kurumla ilişki kurmayan ya da kurmak istemeyen insanların doğrudan söz almasına olanak tanıyordu. Sokak meclislerindeki en göze çarpan konu iş yasasının insanları güvencesiz hale getirmesi olsa da doğrudan demokrasi, neoliberal sistemin yarattığı tahakküm ve ona karşı global çapta örgütlenebilmenin imkânları da tartışılıyordu.

BİR AMERİKAN RÜYASI: OCCUPY

2011 yılında Amerika’da her ne kadar Indignados ile doğrudan bağlantısı olmasa da bir tür yeni kentsel öfke hareketi olan Occupy hareketinin ortaya çıkısından bahsedebiliriz. İlk olarak Zuccotti Park’ta çoğunluğunu öğrenci, issiz, genç çalışan ve anarşistlerin oluşturduğu 2000 kişilik grubun parkı işgal etmesiyle başlayan hareket birçok ülkeye yayıldı. Arap baharı ve Indignados hareketinin etkileri dünyada hala sürerken onlar gibi Occupy hareketi de sosyal medyayı aktif kullanıyor ve dünya ekonomi devlerine olan öfkelerini komünlerde tartışıyorlardı. Kamu fonlarındaki paraların bankaların kurtarılması için kullanımı ve bankaların kredi ile ev almış insanları sokaklara atması protesto ediliyordu. İnanılmaz somut ve can yakıcı olan barınma ve yaşama devam edebilirlik sorunu binlerce insanı birçok şehirde bir araya getirdi. Michael Moore, Noam Chomsky gibi isimler ya da Radiohead, Rage Against The Machine gibi grupların üyelerinin parklara gelerek harekete desteklerini açıklamaları bir yandan hareketin popülerliğini diğer yandan ise meşruiyetini gösteriyordu. Ancak böylesine geniş bir şekilde kabul edilen öfke ya da kazanılan sempati hangisini isterseniz kabul edin iktidar tarafından sert bir şekilde bastırılmaya çalışıldı. Özellikle New York’ta polislerin göstericilere uyguladığı şiddet adeta iktidarın korkusunun çapı hakkında bilgi veriyordu.

APOLİTİKLERİN DEVRİMİ

İlk olarak İspanya’da bankalara ve politikacılara yönelen haklı öfke ile başlayan karşı duruşun dünyada yankılanması son yıllarda açığa çıkan yeni bir mukavemet biçiminin de izlerini taşıyor. Yeni eylem biçimleri sosyal medya aracılığıyla “hatta kalan” popüler bir dilin kullanımına olanak sağlamış ve şiddetsiz yeni bir kentsel hareketi açığa çıkarmıştır. Daha önce “apolitik” ve “sendika nedir bilmeyen” olarak tanımlanan gençler yeni bir siyaset biçimini geçmişten çok farklı biçimde tecrübe ediyor. Bu kamusal hareketliliğe ya da protestolara hiyerarşi kalıplarını gerek dil gerekse de davranış biçimleri bakımından tersyüz ediyor ve bundan sonraki yeni toplumsal hareketlerin yönünü ve biçimlerini adeta bize gösteriyorlar.

Bir Cevap Yazın

SON YAZILAR