Pazartesi, Aralık 23, 2024
spot_img

Kafirler

...ücretli çalışanlar (ve yedek işgücü durumundaki işsizler) ekonomik güçsüzlükleri yanında sendikal ve siyasi örgütlülük açısından da güçsüz olduklarında sağcısı, solcusu, dincisi, faşisti tüm sermaye severler tarafından kafir ilan ediliyorlar.

“Londra borsasından içeriye bir girin… Orada her milletin, insanlığın yararı için toplanmış temsilcilerini göreceksiniz. Orada Yahudi’si, Müslümanı ve Hristiyan’ı birbirlerine hep aynı dindenmiş gibi davranır ve sadece iflas edenlere kâfir derler.”* EYT’lileri ve muhalif (fakat liberal) bazı iktisatçıların ve bilim insanlarının EYT karşıtı sözlerini düşünürken sosyal medyada bu söze/ alıntıya rastlamıştım…EYT düzenlemesinin bütçeye, sosyal güvenlik sistemine ne kadar yük olacağını, devlete maliyetini, 43- 45 yaşında emekli olanların uzun yıllar yatarak maaş alacaklarını vs. anlatıyorlardı bu muhalifler… (muhalif olduklarını özellikle vurguluyorum ki muhalifliğinin nereye kadar, kim için, kimlere karşı olduğu görülsün.) elbette bugün EYT için maliyet hesabı yapanlar bir ay önce de asgari ücretteki artışın enflasyonu artıracağını söylüyorlardı…

alıntıda iflas edenlere kafir denmesi, geri kalanların birbirlerini (başarılı olanların) aynı dindenmiş gibi kabullenmelerini çalışanlar ile sermaye ve iktidar bağlamında düşündüm… ücretli çalışanlar (ve yedek işgücü durumundaki işsizler) ekonomik güçsüzlükleri yanında sendikal ve siyasi örgütlülük açısından da güçsüz olduklarında sağcısı, solcusu, dincisi, faşisti tüm sermaye severler tarafından kafir ilan ediliyorlar. 43- 45 yaşında emekli olup yıllarca maaş alacak olanlar kafir, açlık sınırı altındaki ücretinin artmasını isteyen asgari ücretliler kafir, az çok sendikal örgütlenmeye sahip olan ve belirlenmiş! ortalama ücretin üzerinde zam isteyen işçi kafir…

izleyenler dikkat etmiştir; birçok ülkede haftalık çalışma sürelerini düşürmeye yönelik adımlar atılıyor. öncelikle şunu belirteyim özellikle ‘gelişmiş’ batılı ülkelerin çoğunda genel çalışma süresi hafta 5 gün, 40 saat. son yıllarda bazı ülkeler 5 günlük haftalık çalışma süresini 4 güne indirmeye yönelik uygulamalara başladılar… çalışanlardan daha çok üretime olumlu etkisi somut olarak saptandığı için bu uygulamalar yaygınlaşıyor üstelik… bazı ülkelerde ise şirketler 4 günlük çalışma haftasını uyguluyorlar. (derdim sermaye/ kapitalizm güzellemesi yapmak değil. o yüzden bu uygulamanın Belçika’da haftalık 4 gün/ 38 saat, Birleşik Arap Emirlikleri’nde haftada 4,5 gün, İskoçya’da haftalık 4 gün, İspanya’da haftada 4 gün 32 saat, Japonya’da haftalık 4 gün… bu uygulamanın ilk olarak İzlanda’da haftada 4 gün 36 saat olarak başladığını da belirtmeliyim. Yeni Zelanda, İrlanda, Britanya, ABD, Hindistan 4 günlük haftalık çalışma süresine ilişkin çalışmalar yapılıyor.

yukarıdaki bilgilerin önemi şu; Türkiye’de kömür madenlerindeki haftalık 5 gün ve 37,5 saatlik çalışma düzenlemesini saymazsak (o da 301 kişinin can bedeli olarak verilmiştir) genel çalışma süresi haftada 45 saat ve 6 gündür… kamuda çalışan memurlarda bu süre haftada 5 gün ve 40 saattir. resmi/ yasal sınırlar açısından bile dünyanın birçok ülkesinden daha uzun çalışma gün ve saati olduğu görülüyor. bir de özel sektörde yasadışı biçimde uzun çalıştırılan bir işçi kitlesi var ki toplam işçilere oranı %20 dolayında… şimdi ilk soru şu; Türkiye’de emeklilik yaşını ve süresini yasal sınırlar üzerinden mi düşüneceğiz yoksa fiili durum üzerinden mi? örneğin en yoğun olarak tekstilde görünüyor olsa da birçok sektörde günlük 10 saati aşan bir çalışan haftada 60 saat çalışmaktadır. bunun karşılığı bu işçi gerçekte yasal çalışma süresi olan haftalık 6 gün ve 45 saat sınırını fiili olarak aşmaktadır. yani 7,5 saat olan günlük çalışma süresi üzerinden hesapladığımızda bu durumda olan bir işçi haftada 8 gün çalışmaktadır (haftada 7 gün var dediğinizi duydum)… o zaman ikinci soru şu; emeklilik yaşına takılıp kalan ve bir kısmı da muhalif olan iktisatçıların, işletmecilerin emeklilik yaşını görürken o yaşa kadar toplam çalışma saati ve karşılığı kadar günü neden görmezler? Avrupa’da 63-65-67 yaşları örnek gösterirken Türkiye’de bir işçinin çalışma yaşamı boyunca toplam çalışma saati ile Avrupa’daki bir işçinin toplam çalışma saati karşılaştırmasını yapmak akıllarına gelmez mi? (bu arada Avrupa’daki emeklilik yaşına da karşı çıktığımı, insanın dünyadaki tek görevinin, tek sorumluluğunun, tek amacının, tek varoluşunun çalışmak olmadığını düşünüyorum)

EYT’lilere bakış açısı alıntıladığım sözdeki kafirler durumundan farksızdı; ne zamanki örgütlendiler, sokaklara çıktılar, iktidarın seçimleri yitirme korkusunun aktörlerinden biri oldular “seçimleri kaybedeceğimi bilsem bile erken emeklilik gibi bir düzenleme yapmam” diyen, bunu neredeyse vatanseverlik olarak sunan Tayyip Erdoğan’a bile bu seçimlerde geri adım attırdılar… eğer iktidar bu vb. adımlarından beklediği sonucu alamazsa bu kez de nankörler sözünü duyacağımızdan eminim…

emeklilik yaşı, çalışma süresi konularında yazılı olan kadar fiili olana, ülkeler arası karşılaştırmalar için de yaşa ve yıla değil haftalık çalışma gün ve saatlerine bakmak gerekiyor… evet bir de alınan ücretler ve yaşam koşulları var. bir aylık ücret karşılığı alabildiklerimizi, yapabildiklerimizi de karşılaştırınca çok daha acınası bir durumda olduğumuz açıktır. orta gelir grubunun yok edildiği, çalışanların tamamına yakınının yoksulluk sınırı altına itildiği, yarıdan fazlasının asgari ücret düzeylerinde ücret aldığı bir ülkede emekli yaşı, emekli maaşı alınan süre hesabı yapanlar için hepimiz kafiriz… hepimiz kafiriz, çünkü onlarla, destekledikleri siyasi yapılarla, sermayeyle baş edebilecek siyasi ve sendikal örgütlenmelerden yoksunuz… kafiriz, çünkü işsiziz ve iş istiyoruz, evsiziz ve ev istiyoruz ve en güçsüz durumumuzda bile bunları ifade ederek, ‘varlığımızla’ ürkütüyoruz… kafiriz, çünkü iktidara karşı da, muhalefete karşı da bugünün yitirenleriyiz…

(daha Meclise girip 2 yılda emeklilik hakkı kazananlar, 2-3-4 maaş alan iktidar bürokratları, müşteri, yolcu, geçiş, hasta garantili işler için yapılan harcamalar, adrese teslim açılan kadrolar, sermayeye yönelik aflar, destekler vb. şeyler var… yani biz kafirlerin alacağı emekli maaşının devleti/ SGK’yı batıracağını söyleyenlerin görmediği, bizim ısrarla gördüğümüz şeyler…)

“…Bunlar,/ Engerekler ve çıyanlardır,/ Bunlar,/ Aşımıza, ekmeğimize/ Göz koyanlardır,/ Tanı bunları,/ Tanı da büyü… “ 1

 

*Voltaire, Lettres Philosophiques, 1728 (Aktaran Fred Halliday, Ortadoğu Hakkında 100 Mit, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları)

1) Ahmed Arif- Diyarbekir Kalesinden Notlar Ve Adiloş Bebenin Ninnisi Hasretinden Prangalar Eskittim

Bir Cevap Yazın

Salim Çalık
Emekli Maden İşçisi, Şiir Yazar