1 – ASMA(ESMA) BİNTİ MERVAN’IN ÖLDÜRÜLME SERİYYESİ
Bana Abdullah b. Haris anlattı. O babasından rivayet etti. Ümeyye Oğullarının Zeyd boyundan Esma bt. Mervan Yezid b. Zeydb. Hısn’el Hatmi’nin hanımıydı. Bu kadın Resulullah’a eziyet ediyor, İslâm’a hakaret ediyor ve insanları Resulullah(sav) aleyhine teşvik ediyordu. Şöyle bir şiir de söylemişti:
Beni Malik ve en-Nabit’in poposuna
Avf ve Beni Hazrec’in de poposuna…
Sizden olmayan yabancılara uydunuz
Ne Yemenli Murad ne de Mezhic’di onlar
Reislerin öldürülmesinden sonra ona abandınız
Tıpkı olgun hurma çorbasına abanıldığı gibi…
Bu kadının sözü Ümeyr b. Adî b. Hareşe b. Ümeyye el-Hatmî’nin kulağına gidince Umeyr, “Allah’ım! Eğer Resulullah’ı Medine’ye ulaştırırsan o kadını öldüreceğim.”dedi. Resulullah (sav) o zaman Bedir’deydi. Medine’ye dönünce Umeyr b. Adi geceleyin kadının evine girdi. Etrafında uyuyan çocukları vardı. Onlardan birisi de göğsünden süt emiyordu. Önce süt emen çocuğu ondan uzaklaştırdı; sonra kılıcını göğsüne saplayarak sırtından çıkıncaya kadar bastırdı. Sonra çıktı; Medine’de Resulullah’la birlikte sabah namazını kıldı. Resulullah(sav) namazdan ayrılınca Umeyr’e baktı ve “Mervan’ın kızını öldürdün mü?”dedi. Umeyr,” Evet, babam sana feda olsun ey Allah’ın Resulü!” dedi. Umeyr onu öldürmekle Resulıllah’a bir zarar vermekten endişe etti ve “Onu öldürdüğüm için üzerimde bir şey var mı ey Allah’ın Resulü?”dedi. Resulullah(sav)” Bu meselede iki keçi toslaşmaz” dedi.* Resulullahın bu deyimi kullandığı ilk defa duyuldu. Umeyr dedi ki: “Resulullah(sav) etrafındakilere döndü ve ‘Eğer Allah’a ve onun resulüne habersiz bir şekilde yardım eden birisine bakmak isterseniz Umeyr b. Adî’ye bakın!” dedi. Bunun üzerine Ömer b. El Hattab(ra) “Allah’a itaat etmede yoğunlaşan bu köre bakın!” dedi. Resulullah, ”Ona kör deme, o görüyor.” dedi. Umeyr Resulullah’ın yanından döndükten sonra, o kadının oğullarının annelerini defnettiklerini gördü. Umeyr’in Medine’den geldiğini görünce oğulları , “Ey Umeyr! Annemizi sen mi öldürdün?” dediler. Umeyr “Evet ben öldürdüm. Elinizden ne gelirse ardınıza koymayın. Vallahi eğer sizler de onun dediğini söylemiş olsaydınız, öldürünceye veya ölünceye kadar bu kılıcımla hepinizi vururdum.” dedi. O gün Hatme oğulları arasında İslam gelişmeye başladı.
* Kesinlikle üzerinde bir şey yoktur. (Mütercim)
(El Vakidî, Kitab’ül Meğâzî, Hz. Peygamberin(sav) Savaşları,1.c.s.225,İlk Harf Yayınevi)
En eski İslami kaynaklardan birinden aktardığımız bu olay bir hadis formunda. Anlatılanlara göre olaydan peygamberin haberi yok; ama cinayeti kınamadığı gibi böyle bir cinayetin işlenmesinden de peygamber oldukça memnun. Çünkü Umeyr’i azarlamıyor aksine övüyor. Öykünün devamında peygamberin şairi olarak bilinen Hasan b. Sabit’in bu cinayetten dolayı Umeyr’i öven şu şiiri yazdığı belirtiliyor.
Beni el Hazrec’n dışında Beni Vail
Beni Vakıf ve Hatme
Ne zaman kız kardeşiniz acıklı haline çağırırsa
Ölüm geliyor imdat çığlıklarıyla…
Onun çığlıkları damarları şerefli olan bir genci tahrik etti
Girişleri ve çıkışları şerefli olan bir genci
Onu kara kanla bulaştırdı
Hiç çekinmeden ve sabahtan az önce
Allah seni cennetin serinliğine alsın
Sevinçli bir sekide ve nimetler içinde
2 – EBU AFEK ÖLDÜRÜLME SERİYYESİ
Bana Sad b. Muhammed anlattı. O da Umare b. Gaziyye’den rivayet etti. Yine bize bunu Ebu Mus’ab b. İsmail anlattı. O da kendi şeyhlerinden rivayet etti. İkisi de dediler ki Amr b. Avf oğullarından Ebu Afek denilen bir adam, Resulullah (sav) Medine’ye geldiğinde 120 yaşlarına ulaşmıştı. Adam insanları Resulullah’a düşmanlığa teşvik ediyordu. İslâm’a da girmemişti. Resulullah Bedir Gazvesine çıktı ve Allah’ın zaferiyle dönü. Yaşlı adam onu kıskandı ve öfkeyle şöyle dedi:
Uzun zaman yaşadım da insanlardan
Ne bir yurt ne bir topluluk gördüm
Onlar kadar çok akıllı ve şiddetli yağmura gelen
Ve adam çağırdığında süratle gelenleri görmedim
Bir süvari onların yetkilerini ellerinden almış
Helal ve haram hepsi birlikte
Eğer onun devletine inanıyor
Ve onun zaferine tabi oluyorsanız
Bunun üzerine Salim b. Umeyr –en Neccaroğulları kabilesinden olup Bekkâinlerden biriydi- dedi ki “Ebu Afek’i öldürmek bana farz olsun; ya da bu uğurda ben öleceğim.“ Ona mühlet verdi ve bir gaflet zamanını kollamaya başladı. Nihayet Ebu Afek’i bir yaz gecesi Amr b. Avf Oğulları mahallesindeki bahçesinde uyurken yakaladı. Kılıcını altındaki döşekten çıkıncaya kadar yaşlı adamın ciğerlerinin üzerine bastırdı. Allah düşmanı bağırmaya başladı. Onun gibi olanlardan bazıları onun etrafında toplandılar. Onu eve indirip defn ettiler. Sonra “Onu kim öldürdü? Vallahi onu bulursak biz de onu öldüreceğiz.” dediler. Bunun üzerine Müslüman bir kadın olan en –Nehidiyye şöyle dedi:
Allah’ın dinini ve insanların efendisi Ahmed’i tekzip edersin
Seni şimdiye dek unutturana yemin olsun, ne kötü bir unutulma!
Bir Müslüman gecenin sonunda sana yaklaşıp bir darbe vurdu
Ey Ebu Afek bu yaşlı halinle al o darbeyi!
Kuşkusuz ben ins ya da cin senin katilini biliyorum
O katil ki seni gecenin cesur vaktinde geceletti.
(El Vakıdî, Kitab’ul Meğazi, Hz. Peygamberin (sav) Savaşları 1.c.ilt, s227-228)
Işid’e “öfkeli gençler hareketi” denilmişti değil mi? Otobüste mini etekli diye bir genç kıza saldıran adam(!)ın savunması hatırlayın. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni yakmaya çalışan adam(!)ın ilk duruşmada salıverildiğinde açıklamalarını ve pişmiş kelle gibi sırıtmasını hatırlayın. Bunlar 1400 yıl öncesinin teröristlerini örnek alarak dinsel bir amaç için bu eylemleri yapıyorlar. Bunların beyinlerini yıkayanların, bu kıssalardan yararlandığı bir gerçek. Ancak bu kıssalar, kitaplarda bir cinayet olarak anlatılmıyor. Bir SERİYYE olarak anlatılıyor. Ve bu dinsel kılıf bu tür cinayetlerin doğal -dinsel terimle mubah- sayılmasını sağlıyor. Bilindiği gibi seriyye, Hz. Muhammed’in bizzat katılmadığı savaş, yağma, öldürme gibi olaylardır. Gazve ise Hz. Muhammed’in katıldığı savaş vb. olaylardır.
Şiddetsiz bir İslam anlayışı olabilir mi? Mevlana’yı, Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş Veli’yi düşününce niye olmasın? denilebilir. Ancak bunların İslam yorumları, siyasal güç kazanmak için çok naif kalan yorumlardır. Oysa din adamlarının küçümsenmeyecek bir kısmı siyasetin içinde olmaktan, dini siyasal amaçları için kullanmaktan keyif alırlar. Bunun için de daha gaddar yorumları yeğlemek zorundadırlar. Eh, bunun için malzeme de bol. Bugün hem Sünni hem de Şii bazı radikal örgütlerin İslami argümanları kullanarak sivrilişi bu yüzdendir. Bu iki anlayışın birbirlerini nasıl acımasızca yok ettiklerini Afganistan’da gördük, Irak’ta gördük, Suriye’de gördük, hâlâ görüyoruz. Ne yazık ki intihar eylemcisi olmaya elverişli bir Müslüman oldukça bu eylemler devam edecek.
Son olarak şunu vurgulayalım: Selefi-Vahhabi anlayışın dayattığı İslam anlayışı da asrı saadet ütopyasıyla biçimlenen diğer radikal anlayışlar da doğuş sürecinde bu cinayetlerin işlendiği İslam’dır. Ve ne yazık ki AKP’de, şimdilik sınırlı gözükse de, derin ve etkili böyle bir İslam yorumu var.
Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı gibi aydınları öldürenlerin arkasında kim olduğu hala çözülmedi; ama bu cinayetleri işleyenlerin İslamcı çizgide olduklarını yadsımak mümkün mü? Bunlara İslam tarihinden aktardığımız yukarıdaki hadisleri ekleyin. Sonra şu soruyu siz yanıtlayın: İslam’da şiddet var mıdır?