Cumartesi, Aralık 21, 2024
spot_img

“Dudaklardan gülmeleri kazıyorlar, ağızlardan şarkıları”

2022’nin anlam ve önemi üzerine Antik Yunan'dan bir anktot: Drakon ve kanunları üzerine... “Onu sevenler, sevgilerini göstermek için (!) üzerine öyle çok şapka, elbise ve pelerin atmışlardı ki altında kalan Drakon boğularak ölmüştü.”

Senenin son günlerinde usuldendir, ardımızda bıraktığımız yılın büyük resmini çizen yazılar yazılır, 365 günün önemli olayları ve mühim şahsiyetlerin açıklamaları cımbızlanır, “tarihsel perspektife yön veren olgular” üzerine tahlillere girişilir; hamarat bir titizlikle ile yeni yıla yağ çekilir, eskisi naftalinlenir, haşarı çocuklar karıştırmasın diye karanlık ve kilitli bir dolaba kaldırılır. Çok sıkıcı, çok…

İranlı şair Ahmet Şamlu’nun şiirinden iki dize gibi geçirdik 2022 yılını:

 “dudaklardan gülmeleri kazıyorlar,

 ağızlardan şarkıları”

Ne gülüşlerimizi bıraktılar dudaklarımızda ne de şarkılarımızı şakıdığımız keyfimizi; değer mi 2022’nin anlam ve önemini yazmak için kalan neşemizi piç etmeye. İşte bu yüzden 2022’yi “etliye sütlüye karışmayan”, gülmekten kıkırdatacak, “halimize şükrettirecek”, zihin açıcı, neşe yapıcı bir yazıyla bitirmeye karar verdim; hadi başlayalım…

Yirmi altı asır önce yaşamış bir adamı anlatacağım, komik biri falan değil, bilakis, karanlık paçalarından akıyor. Bir gün toplanan ahaliye pencereden görünen heybetli incir ağacını işaret etmiş ve “Aranızda kendini bu ağaca asarak intihar etmeyi düşünen varsa acele etsin, yakında oraya ev yapacağımdan kestireceğim” demiştir. Ağzından bal damladığı söylenemez.

Adamımızın adı Drakon, M.Ö 7. yüzyılda Atina’da yaşadığı sanılıyor, hakkındaki bilgiler oldukça az ve ne kadarı gerçek belirsiz. Biz de olduğu kadarıyla yetineceğiz.

Drakon bir yasa adamı, daha iyi bir ifade ile yasa/töre koyucu! Biraz açıklama şart: Antik Yunan şehir devletleri, “Arkhon” adı verilen devlet görevlileri tarafından yönetiliyordu. Bunlar 9 kişiden oluşuyordu. Birinci arkhon en yüksek devlet görevlisi olarak mülkî, ikinci arkhon olan polemarkhos askeri, hasileus adı verilen üçüncü arkhon ise dinsel otoriteydi. Bunların altında görev yapan 6 arkhon ise değişik sorumluluklara sahipti. Bu altı arkhon içinde “thesmothetai” unvanlı görevli ise yasa koyucu görevini üstlenmişti. Drakon’un görevi işte buydu: Thesmothetai.

M.Ö 7. yüzyıla gelindiğinde, Antik Yunan şehir devletlerinin yönetici sınıfı, kendilerini koruyup kollamasını sağlayan, iktidarlarının dayanağı olan geleneksel kanunların “Tanrı sözü” olduğu palavrasını artık yutturamıyorlardı. Drakon burada önemlidir, çünkü “tanrısal” sayılan ve töreye dayalı sözlü yasal düzenlemelerin yazıya dökülmesini sağlamıştır. Kan davası nedeniyle işlenen cinayetlerin hukuk yoluyla çözümlenmesine ve taammüden cinayetle, kasıt olmaksızın işlenen cinayetleri birbirinden ayırması bir gelişmedir. Nedir, Drakon, kendisinden beklendiği gibi, hukukun üstünlüğünü, temsil ettiği aristokrasinin çıkarlarına uygun olarak “üstünlerin hukuku” olarak düzenleyivermiştir.

Günümüzde, “Drakon Kanunları” ifadesini çok sık duymayabiliriz, ancak kayıtlı tarihin büyük bir bölümünde, bu terim sertlik, ciddiyet, vahşet ve tam anlamıyla terör ile eşanlamlı olmuştur.  Drakon Kanunları alabildiğine sert ve acımasızdır. Mülkiyete karşı işlenen suçların, hırsızlığın cezası idamdı. Borçlar hukuku da çarpıcıdır; alt sosyal sınıftan bir kişi üstündeki bir kişiye borcunu ödeyemezse onun kölesi oluyordu. İnsan düşünmeden edemiyor, şimdiki bankalar kredi borçlarını tahsil etme yöntemlerini Drakon’dan öğrenmiş olabilirler mi?

Ünlü Atinalı tarihçi ve biyografi yazarı Plutarhos, Drakon’a yöneltilen “neden hemen her suça idam cezası veriyorsunuz?” sorusuna verdiği cevabı yazmıştır. Drakon bu küçük suçları işleyenlerin idamı hak ettiğini, daha önemli suçlaraysa daha büyük ceza bulamadığını söylemiştir. Plutarhos, “Drakon’un kanunları mürekkeple değil kanla yazılmıştır” demiştir.

Drakon Kanunları, soylu olanlarla olmayanları ayırmayı yeterli görmüş, soylu olmayanların mülkiyet aygıtlarına sahip olabileceklerini öngörmemiş ve sonuç olarak Atinalı Devlet adamı Solon tarafından kaldırılmıştır. Cinayet kanunu hariç! Ama çabuk sevinmeyin, Solon Kanunları alt sınıftan olanların haklarını değil, hızla gelişen ve soylu olmayan ticaret erbabının ve bağımsız büyük çiftçilerin çıkarlarını korumaya yönelmiştir. Yani Drakon’u zalim, modern batı hukukunun babası olarak kabul edilen Solon’u adalet timsali ilan etmeden önce iki değil beş defa düşünmekte yarar var.

Drakon’u tarihin gayya kuyusundan çıkarmamın iki önemli nedeni var. Birinci sebep aşağıda izlediğiniz bir görsel.

Draco Lawgiver
A relief of the Draco Lawgiver carving in the United States Supreme Court library / Wikimedia Commons

Drakon’a ait bu rölyef, Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi kütüphanesinde bulunuyor. Tamam anladık, Drakon töreden gelen kuralları ve yaptırımları kavramsallaştırarak yazılı hukukun gelişmesinde ansiklopedik bir yere sahiptir. Ama üstünlerin hukukunu kanla yazan Drakon’un resmi, günümüzdeki bir yüksek mahkeme salonunda ne arıyor diye sormak kimsenin aklına gelmemiş midir?

Bu yazıyı kaleme almamın ikinci sebebi ise Drakon’un ölümüne ilişkin olarak 10. yüzyılda Suda tarafından yazılmış Bizans ansiklopedisinde anlatılan bir anekdottur. Bu hikâye, siyasi entrikalar nedeniyle sürgün edildiği ve öldüğü Ege Denizi’nde bulunan Egine adasında geçiyor. Bu anekdot doğru olmasa da binlerce yılda halkların biriken belleklerinde Drakon’un nasıl hatırlandığını öğrenmek dudaklarımızdan çalınan gülüşlerimizi biraz olsun telafi edebilir ve kim bilir, biraz da olsa umut verici olabilir:

“Egine adasında yapılan bir antik Yunan dönemi töreninde, “onu sevenler, sevgilerini göstermek için” üzerine öyle çok şapka, elbise ve pelerin atmışlardı ki altında kalan Drakon boğularak ölmüştü.”

 

KAYNAKLAR

 

Bir Cevap Yazın