Cumartesi, Aralık 21, 2024
spot_img

CHP Ortanın Solundan, Sağın Ortasına Sosyalist Muhalefet Görev Başına

CHP esas olarak, Türkiye kapitalizminin yeniden yapılanma ihtiyacı ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin yeniden yapılanma ihtiyacına, 90’lı yılların sonunda yanıt veremez hale gelerek çöken “merkez sağ” ve “merkez sol” karşısında alternatif olarak gelişen Erdoğan karşısında yeni bir burjuva siyaset merkezi inşa etme görevine talip olarak kendisini yeniden kurmayı denedi ve Kılıçdaroğlu eliyle yaptığı son 10 yılın yığınağı Mayıs 2023 seçimlerini kaybetmesi ile de artık çökmüş oldu.

Ülkenin üzerine zam yağmuru devam ederken, ana muhalefet partisi CHP’de de parti içi tartışmalar ayyuka çıktı. Bu tartışmaların ayrıntısına girmeden, olup bitenler hakkında kısa bir değerlendirme yapmak, önümüzdeki süreçte devrimcilerin sosyalistlerin gerek toplumsal gerekse de siyasal alanda alacakları tutum açısından gerekli görünüyor.

Çeşitli nedenlerden ötürü ‘sol yelpaze’ içerisindeki konumu çoğu zaman fazlası ile abartılan CHP’nin işçi sınıfı ve devrimcilerin sosyalistlerin zayıf olduğu koşullarda, toplumun sol ihtiyacına yanıt verebileceği beklentilerinin de yükselmesine yol açıyor. İçinde makbul seviyede eski sosyalist bulunması da CHP’nin modern anlamda bir sosyal demokrat partiden çok çoğu zaman sermaye ve devletin bir kesiminin yönelimlerinin taşıyıcısı, toplumsal yönelimleri dengelemeye çalışan bir parti olduğu gerçeğini gizleyebiliyor.

Geçmişte yükselen devrimci bir mücadele ve etkili bir toplumsal muhalefet olduğu  koşullarda yüzünü sosyalizme dönmeye başlayan milyonlarca insanın önünü kesmek amacıyla kendisini “ortanın solunda” konumlandırması ve dönemin Ecevit’inin yaratmış olduğu halkçı dalganın varlığı, bugün CHP’nin yeniden solun merkezi olabileceğine ilişkin boş inancı hala besleyebilmektedir.

Oysa bugün toplumun büyük bir kesiminin muhafazakarlaştığı, sağcılaştığı koşullarda CHP’nin yüzünü sola, toplumsal olana dönmesini beklemek, horozun yumurtlamasını beklemekle eşdeğer sayılmalıdır.

10 Ekim 2022 tarihli “Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılına Doğru Seçim Sath-ı Maili” başlıklı yazımızda: “Erdoğan sonrası için yeni bir burjuva siyaset merkezi oluşturmak için en büyük çabayı sarfeden hatta bu konuda kurucu insiyatif alan CHP/Kılıçdaroğlu belli ki, ülkede her geçen gün ortadan kaldırılan demokratik hak ve özgürlüklerin, örgütlenmelerin geri kazanılması için bir araya topladığı ittifak ile birlikte iktidar ile bir tarihsel/güncel bir demokrasi mücadelesine girişmek yerine, seçim odaklı, seçimlerde muhafazakar seçmeni Erdoğan hegemonyasından kurtararak inşa etmeye çalıştığı “yeni burjuva siyaset merkezi” etrafında kümelendirmeyi tercih ediyor.

Türkiye’de özellikle 90’lı yılların ikinci yarısından beri keskinleşerek tırmanan “egemenler arası mücadele”nin yeni evresi niteliğindeki bu sürecin düğümü net olarak Haziran 2023 seçimleri ile çözülecektir.

Özellikle “eski sermaye rejiminin” taşıyıcı kolonlarının (ordu, üniversiteler, yargı ve basının) birer birer tasfiye edilmesi, kanaat önderlerinin çeşitli yöntemler ile susturulması ile birlikte eski ve yeni egemenler arasındaki çatışma “yeni bir düzleme” taşınarak, “yeni sermaye rejiminin” kendi rasyonelleri, kabulleri içerisinde sürdürüldüğünden, Erdoğan karşısına daha önce (90’lı yıllarda) yapıldığı gibi “eski sermaye rejiminin” ideolojik politik oryantasyonları ile değil, bugünün rasyonellerini/kabullerini veri alarak çıkılmaya çalışılmaktadır.

Eski rejimin neredeyse bir tür “fotoğraf arabı” gibi benzer “devlet ve sermaye rasyonellerinin yeniden üretilmesi ile toplumsal formasyon değişiklikleri sağlamaya çalışan Erdoğan sonrası için en güçlü iktidar alternatifi, ne yazık ki, Erdoğan iktidarı ve onu iktidara taşıyan ittifakların ideolojik politik bagajlarını geleceğe taşımak isteyenlerdir. 

Belki de, önceki sermaye rejiminin muktedirleri, yeni sermaye rejiminin dışlananları, eski sermaye rejiminin dışlananları da yeni sermaye rejiminin muktedirleri haline dönüştüklerinden sürekli aynı kumaştan dikilmiş iktidar pelerini giymeye çalışıyorlar.

O yüzden Erdoğan’a karşı CHP’nin başını çektiği muhalefetin “sert” çıkışlardan, yüzünü sola dönmesinden daha çok devletin ve sermayenin yeni bir rejim içerisinde yeniden yapılanmasına hizmet edecek “bir yeni burjuva siyaset merkezi” inşa etmeye çalışması geleneksel devlet aklı ve bürokrasisi açısından da daha normal sayılmalıdır.

Bu haliyle de CHP’nin uzun zamandan beri yüzünü sağa dönerek siyaset yapma girişimleri,  Erdoğan karşısında yeni Türkiye’nin ideolojik, politik ve toplumsal koordinatları içerisinde “yeni merkezini” inşa etme çabası olarak görülmelidir.

Bu yüzden her seçimde yeni sermaye rejiminin koordinatları içerisinde, büyük oranda sağa kaymış bir toplumun “dini hassasiyetlerine” uygun kişilikler ve söylemler “yeni bir burjuva siyaset merkezi”nin toplumsal hegemonyasının devşirilmesini sağlamak adına piyasaya sürülmektedir.

Bu sürecin, içinde kimi eski solcuların, solun çeşitli kesimleri ile yakın ilişkiler kuran kesimlerinin olması, zaman zaman sola meyilli gibi davranması, zihin dünyası “devletin ortak aklının” çitleriyle sınırlı olan CHP eliyle yürütülmesi var olan durumu stratejik olarak değiştirebilecek bir husus değildir.”diye yazmıştık.

Evet, CHP esas olarak, Türkiye kapitalizminin yeniden yapılanma ihtiyacı ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin yeniden yapılanma ihtiyacına, 90’lı yılların sonunda yanıt veremez hale gelerek çöken “merkez sağ” ve “merkez sol” karşısında alternatif olarak gelişen Erdoğan karşısında yeni bir burjuva siyaset merkezi inşa etme görevine talip olarak kendisini yeniden kurmayı denedi ve Kılıçdaroğlu eliyle yaptığı son 10 yılın yığınağı Mayıs 2023 seçimlerini kaybetmesi ile de artık çökmüş oldu.

Bundan sonrası açık ki, salt CHP’nin içerisinde baş gösteren tartışmalardan daha derin manalar taşımaktadır. CHP’nin kendisini nasıl yeniden konumlandıracağı, politik olarak yüzünü nereye döneceği, başta genel başkanlık olmak üzere örgüt içi nasıl bir yeniden yapılanmaya gideceğini hepbirlikte göreceğiz.

Fakat bundan daha önemlisi önümüzdeki süreçte, burjuvazinin ve devletin bir kesiminin nasıl yeni bir sürece yönelmek isteyeceğidir? Erdoğanla yeni bir mutakabat mı arayacaklar yoksa yeni bir mücadeleye mi hazırlanacaklar?

Ancak, CHP’nin toplumdaki neredeyse bütün değişim arzu ve potansiyellerini yıllardır kendi heybesinde topladıktan, olası bir değişim ihtimalini sandığa odakladıktan sonra yaşadığı bu seçim yenilgisi ve ertesinde parti içerisinde başlayan tartışmalar devrimciler, sosyalistler açısından önemli olanakların da doğmasına yol açıyor.

Bu koşullarda, uzun zamandır CHP’nin neredeyse bütün toplumsal muhalefet güçlerini adeta hegemonyasına aldığı bir dönemin artık sonuna gelinmiştir. Seçim süreci geride kalmış, ülke yangın yerine dönmüştür.

Bu yüzden halkı hergeçen gün yoksallaştıran, daha da yoksullaştıracağı artık kesin olan bu iktidara karşı toplumsal muhalefet güçlerinin etkili bir muhalefet sergilemek üzere insiyatif alması gerekli ve zorunludur. İktidarın Gezi tutuklularına yönelik bu denli katı bir tutum sergilemesinin temel nedenlerinden birisi de kendisine yönelik olası yeni toplumsal muhalefet potansiyellerine gözdağı vermektir.

Ancak toplumsal muhalefet güçleri ve sosyalistler ve devrimciler açısından bu mevcut tabloda bir seçenek oluşturma için mücadeleye girişmek her zamandan daha gerekli ve zorunlu.

Bunun yolu da devrimcilerin, sosyalistlerin cesaretle siyasetin merkezine talip olması ile mümkün olacaktır.

Bugün CHP’nin yarattığı büyük boşluğu emekçiler, yoksullar ve ezilenler lehine doldurabilmesi için devrimcilerin sosyalistlerin önünde kaçınılmaz ikili görev bulunmaktadır.

1-Toplumsal Muhalefet Güçlerini hızla derleyip toparlamak, toplumsal talepleri yüksek sesle yeniden dile getirmeye başlamak

2-Bu toplumsal talepleri hayata geçirebilmek için bağımsız etkili ve büyük bir sosyalist mukavemet koalisyonu kurmak için harekete geçmek!

Ülkemizin içinde bulunduğu bu koşullarda, toplumsal muhalefet güçlerinin yeniden derlenip toparlanması mevcut irili ufaklı bütün muhalefet güçlerinin yan yana gelmesi ve ülkede iktidara yönelik mevcut memnuniyetsizlik potansiyellerini güçlü bir sosyalist mukavemet koalisyonu etrafında yeni bir mücadeleye hazırlaması bugünün temel görevidir.

Bugün ülkenin her türlü gericiliğe teslim olduğu koşullarda gelecek umudunu büyütebilmenin yolu buradan geçiyor.

Bir Cevap Yazın

Haftalık Siyasal Durum Değerlendirmesi