Pazar, Aralık 22, 2024
spot_img

“Bütün İstedikleri, Cebinden Çıkandır”

...Bilimin musluklarını kapatır, insan yaşamını da sömürgen küresel sermayeye peşkir yaparsanız, halk sağlığı da halkın sağlığı da yalan olur.

Toplumsal bir sorunun büyüklüğü ile o konudaki kutlamalı günlerin/haftaların bolluğu arasında hiç şaşmaz bir ilişki vardır. Mesela 3-9 Eylül tarihleri arasında “Halk Sağlığı Haftası kutlanıyor.” Sizin haberiniz yok mu? Hiç önemli değil! Bir yerlerde halk sağlığı üzerine toplantılar yapıldığına, kimsenin okumadığı basın açıklamaları yazıldığına, 3-5 kişinin katılımıyla bildiriler okunduğuna emin olabilirsiniz. 1988 yılında Antalya’da Türk Tabipler Birliği tarafından düzenlenen Halk Sağlığı Kongresi toplanmıştı. Hem düzenleme kurulunda yer alıyordum hem de “Kentlerde Sağlık Hizmetleri” panelinin konuşmacılarından biriydim. Kongre, sabahları paneller, öğleden sonra ise serbest bildiriler ile devam ediyordu. Panellere katılım iyiydi ama öğleden sonraki sunumlara sadece 5-6 kişinin katılıyor olmasına çok içerliyordum. Kongrenin onur konuğu, halk sağlığının efsane ismi ve dönemin Türk Tabipler Birliği Başkanı, Halk Sağlığı Profesörü Nusret Fişek’ti. Kongre katılımcılarının muhtemelen hepsi ya Nusret Fişek’in öğrencisi ya da öğrencilerinin öğrencisiydi. Serbest bildirilere katılımın düşüklüğünü Nusret Hoca’ya şikâyet ettim. Nusret Fişek gülümsedi ve bana bir kongre anekdotu anlattı. 34 yıl sonra aklımda kaldığınca yazdım onu:

Vaktin birinde halkın sağlığını korumak isteyenler toplanmışlar, şimdiki gibi öğleden sonra serbest bildiriler okunuyormuş. Konuşmacılardan biri salona girdiğinde sadece bir kişinin dinleyici olduğunu görmüş ve buruk da olsa tek dinleyicisine teşekkür etmiş. Anlatacağı konuya bu kadar ilgi gösterdiği için müteşekkir olduğunu ve bu konudaki yayınları, dokümanları paylaşabileceğini söylemiş. Bildirinin tek dinleyicisi başını sallayarak konuya zerre kadar ilgi duymadığını söylemiş. Konuşmacı öfkeyle sormuş:

-O zaman ne işiniz var salonda?

-Ne işim olacak, sizden sonraki konuşmacı benim, sıramı bekliyorum!

Prof. Dr. Nusret Fisek
Prof. Dr. Nusret Fişek 1914- 1990. Türkiye’de halk sağlığı disiplininin kurucusudur.

Hiç tereddütsüz söyleyebilirim: Nerede halkın başına tebelleş olmuş, tedavisi için önemli bir kaynak ayrılması gereken, toplum sağlığı açısından ciddi mücadele gerektiren hastalık varsa onun için bir gün üretilmiştir. Verem Haftası, Cüzzam Günü, Kanser Günü, Glakom Günü, Böbrek Günü, Parkinson Hastalığı Günü, Kalp Sağlığı Haftası, Hemofili Günü, Sıtma Günü, Astım Günü, Talasemi Günü… Hepsini yazıp bitirdim sanmayın, bu günlerin hepsini yazmaya/okumaya hiçbirimizin sabrı kâfi gelmez. Yakında “Covid Günü” veya “Pandemi Günü”müz de oluverir, geç bile kaldı! Aynı Napolyon fıkrası gibi: Savaşı kaybeden Prusyalı General Napolyon’un karşısına çıkarılır. General kılıcını teslim ederken Napolyon’a hitaben şunu söyler:

-Majeste, biz onurumuz için savaşıyoruz, siz ise para için!

Napolyon gülümser:

-Herkes kendisinde ne eksikse onun için savaşır.

Yaşamını bir tek omurilik soğanıyla sürdürenleri saymazsam, pandemiyle beraber ülkemizdeki halk sağlığının, sağlık hizmetlerinin içine düştüğü foseptik çukuru hakkında hemen herkes fikir sahibidir. Tahmin edebileceğiniz gibi halk sağlığı disiplini toplumbilim, tıp, biyoloji, epidemiyoloji, istatistik, mikrobiyoloji, viroloji, antropoloji hatta tarih ve coğrafya gibi pek çok bilim dalından beslenir. Ama bilimin musluklarını kapatır, insan yaşamını da sömürgen küresel sermayeye peşkir yaparsanız, halk sağlığı da halkın sağlığı da yalan olur.

Uzatmanın gereği yok; İzafi mahlasıyla yazdığım, ülkemiz sağlık hizmetlerini yerdiğim bir şiir ile yazıyı kapatıyorum:

 

Sağlık dediğin bir andır

O da yaşadığın zamandır

 

Memleket yanıyor, sanırsın tandır

Hasta dediğin içi acıyla yanandır

 

Ağrın varsa halin yamandır

Paran yoksa ilacın, ölümü beklediğin zamandır.

 

Şehir hastanesi iyidir dediler, yalandır

Bütün istedikleri, cebinden çıkandır

 

İzafi der, bunlar sağlığını satandır

Başkaldırdığında seni içeri atandır.

Bir Cevap Yazın