Dünyanın izlediği Amerikan seçimlerinin sona ermesiyle hem dünya ekonomisinde hem de siyasi arenalarda hareketlilikler başladı. Seçimleri 77 yaşındaki Biden’ın kazanması Amerika sokaklarında sevinç gösterileri ile karşılandı. Trump’a yatırım yaptığı düşünülen siyasi cenahlarda ise durum suskunlukla karşılandı. Diğer taraftan 2020’nin ağustos ayında yaptığı bir açıklamada Erdoğan’ı doğrudan hedef alan Biden Türkiye’deki seçimleri işaret ederek “ Muhalefetle doğrudan iletişimde olup, Erdoğan’ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, seçimle” sözlerini kullanmıştı. Biden’ın Erdoğan’ı bu sözlerle açıkça hedef alması üzerine ABD seçimlerini Biden’ın alması iktidara soğuk duş etkisi yarattı. Seçimlerinin hemen ardından Merkez Bankasının başındaki isim görevden alındı ve Erdoğan’ın damadı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak Instagram hesabından istifasını duyurdu.
ABD seçimlerinin ardından Türkiye siyasetinde yaşanan hareketlilik ve bundan sonra ABD ile hükümetin kuracağı ilişkilerin seyrine dair Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Doç. Dr. Behlül Özkan ile tek soruda gündemi konuştuk.
ABD seçim sonuçlarının Türkiye siyasetinde nasıl etki yaratacağını öngörüyorsunuz?
“Trump döneminde ilişkiler kurumsal çerçeveden liderler arasındaki ilişkiye dönmüş idi. Hem zaten Trump’ın siyaset ve dış politika yapma tutumu bu, Erdoğan’ın da benzer bir tutumu var. Yani Dışişleri Bakanlığı, bürokrasi falan hem Türkiye’de hem Amerika’da son dönemde dış politika yapımında katkıda bulunmuyor. Bizim Rusya ile ilişkilerimiz de benzer bir şekilde ilerliyor. Dolayısıyla liderden lidere oturup sorunları çözüp, çok karmaşık ve ciddi sorunlar barındıran Türk Amerikan ilişkilerini bu şekilde yürütüyorlardı.
Biden İle Kurumsal İlişkiler Gelecek
Biden gelince bu değişecek. Çünkü Biden ilişkileri daha kurumsal yürütecek. Biden Amerika’nın müesses nizamından gelen, soğuk savaş döneminden bu yana Türkiye’yi çok yakından bilen, Erdoğan’ı çok yakından tanıyan bir lider. Dolayısıyla Biden dönemi ilişkileri daha kurumsal düzeyde olacak. Ne demek bu? Yani ilişkiler Amerikan Dışişleri Bakanlığı’yla Türk Dışişleri Bakanlığı arasında, Pentagon ile TSK arasında, Amerika Savunma Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı arasında yürüyecek olduğunu öngörebiliriz. Yani ‘bir sorun var arayayım Biden’ı görüşeyim’ gibi bir ilişkilenme olacak gibi gelmiyor bana. Amerikalılar bu ilişkileri daha kurumsal düzeye almaya çalışacaklar.
Bir diğer konu ilişkilerde ambargolar, yaptırımlar gibi sorunlu noktalar var. Bunlar devreye girecek. Ancak Amerika topyekûn Türkiye’yi de denklem dışına atmak istemez. Çünkü Türkiye’de üsleri var, Ortadoğu’da Türkiye’ye ihtiyacı var. İstediklerinin bir kısmını almak isteyecek, bunun için de yaptırımlar ve ambargoları yapacağı pazarlıklarda kullanacaktır.
Amerika’ya Ekonomik Muhtaçlık
Türkiye ile Amerikan ilişkileri kör topal bir şekilde ilerler. Amerikalılar gerçekçi ve pragmatik insanlardır. Amerikan siyaseti bunun üzerinden yapılır. Erdoğan’ı ne çok sevseler de; işte Obama döneminde öyleydi sonra son döneminde Obama’yla ilişkilerde ciddi sorunlar yaşandı ama bir şekilde gitti. Türkiye’nin de Amerika ile ilişkilerini belli bir seviyede tutması önemli, çünkü ekonomik sorunlar var, bu Amerika’nın etkili olduğu uluslararası kredi kuruluşlarından Türkiye’nin çok uzak olmayan bir zamanda ilişkilerin tekrar kurulacağı görülüyor. Bunun için ihtiyaç duyacak Amerika’ya. Zaten Merkez Bankası başkanının değişmesi, ekonomiden sorumlu bakanın değişmelerinin de bunda etkili olduğuna dair iddialar da var.
Dışişleri bakanının değişme iddiasının doğruluğunu bilmek mümkün değil. Türkiye’de Erdoğan’ın etrafındaki üç beş kişi dışında bu sorunun cevabını verecek kimse yok. Çünkü son derece kapalı bir siyaset izliyor Cumhurbaşkanı Erdoğan. Dışişleri bakanı değişse ne fark eder onu da bilmiyorum. Bir şey fark etmeyecektir.
Amerika’nın Derdi Demokrasi Değil
Türkiye’de bazı muhalif kesimler ‘Biden gelecek, her şey değişecek, Türkiye’ye demokrasi gelecek’ diye düşünüyorlarsa çok beklerler daha. Amerika’nın böyle bir önceliği falan yok. Amerika Türkiye’den ne alırım, bana karşılığında ne veriyor onu tartıp ona göre hareket eder. Söylem bazında tabii ki insan hakları, akademik özgürlükler, demokrasideki sorunlar bazında devreye girecektir. Trump’ın Dışişleri Bakanı ‘insan haklarını rafa kaldırdık, dış politikamızda etkisi yok’ demişti. Biden döneminde bu olmayacak, söylem bazında ama. Amerika’nın derdi Türkiye’deki basın özgürlüğü falan değil.
Son olarak şunu söyleyeyim, Türkiye’de insanlar şey diye düşünüyorlar Amerikan dış politikasını yapanlar, gündemlerine Türkiye’yi almış diye düşünüyorlar. Türkiye’de böyle bir algı var. Bu doğru değil. Türkiye’nin Amerikan dış politikasında düşündüğümüz kadar bir önemi yok. Orta ölçekli bir ülkeyiz, Brezilya ne kadar önemliyse Türkiye de o kadar önemli. Bir Almanya değil, Çin değil, Rusya değil. Dolayısıyla Amerikalılar için dış politikada bir sıralama yapsanız ilk beşte yer almaz Türkiye.”