Hekimlerin %84’ü en az bir kere fiziksel şiddete uğruyor. Hekimleri kuşatan bu şiddet olayları ülkemizin eğitimli insanlarına, kadınlara, muhaliflere yönelen nefret dilinin ve sarmalının bir parçası olarak okunmalıdır.
Özellikle hekimlerin bu nefret sarmalında maruz kaldıkları fiziksel şiddet her geçen gün artıyor. Hekimlerin tamamına yakını, fiziksel saldırı tehdidi altında çalışıyorlar. 5 dakikaya indirilen hasta muayene sürelerinde doğru teşhis koymaları bekleniyor… 36 saati bulan nöbetler, 7/24 süren icapçı nöbetleri, mobingi bir sağlık yönetim yöntemi olarak kullanan yöneticilerin baskısı, tıbbi donanımı eksik sağlık kurumları ve tüm sağlık sistemindeki arızaların sorumlusu olarak hedef tahtasına konulan hekimler…
Bu sürecin başlangıç noktası uzak değil; ülkemizde son 30 yıl içinde sağlığın kazanç ve sömürü enstrümanı haline getirilmesi için sağlığa bütçeden ayrılan pay kısılarak kamu sağlık kurumları zayıflatılmış, hekimler itibarsızlaştırılarak toplumun sağlıkla ilgili beklentilerine “müşteri memnuniyeti” ayarı verilmiştir. Çalışamaz hale gelen sağlık sisteminin sebebinin hekimler olduğuna dair fikriyat, her türlü medya aygıtı kullanılarak toplumun ideolojik kodlarına ince ince işlenmiştir.
İtibarsızlaştırma ve çalışma koşullarının kabul edilemez duruma gelmesiyle birlikte hekim örgütlenmelerinde yoğun bir hareketlilik başlamış durumdadır. Bu hareketliliğin gücünü bölmek için farklı hekim örgütleri karşı karşıya getirilmeye çalışılmaktadır. Hekimlerin, Türk Tabipleri Birliği, sendikalar ve diğer örgütlenmelerle birlikte hareket etmeleriyle oluşacak sinerjiden vazgeçme lüksü olmamalıdır.
Hekimlere yönelik şiddet olaylarının görünürlüğünü azaltmak, hekim örgütlenmelerini yıpratmak için birbiri ardına geliştirilen çirkin senaryolar sosyal medyanın trol orduları tarafından gündeme taşınmaktadır. En son olarak Muğla’da bir acil servis hekiminin uğradığı saldırıya ait video görüntüleri kırpılarak servis edilmiştir. “Trollerin” ve iktidar bloğu destekçilerinin hekimlere karşı yürüttüğü bu yeni linç ve itibarsızlaştırma kampanyasına karşı hekimler #TıpFakülteleriKapatılsın etiketiyle sosyal medyada öfke, yılgınlık ve umutsuzlukla örülü mesajlarını olabildiğince mizaha bulayarak dile getiriyorlar.
Hekimlerin bu nefret ve şiddet sarmalından çıkmak için verdikleri çaba artık derin bir çığlığa dönüşmüştür. Sosyal medyada yükselen bu çığlığa eklediğim bir mesajla bitiriyorum yazımı:
“Askıda doktor uygulaması gelsin, fakirler de doktor dövebilsin”